Günlük

Bana Prof. Demeyin!

Çarşamba, Şubat 26, 2014

En sonunda kavga ettim. Evet ben kavga edebildim. Sağ olsun doktor en sonunda beni çileden çıkarabildi! Zaten gerilen tüm sinirlerimi kendisininde yardımıyla dışarı atabildim.

Biliyorsunuz ki Belinda'yı gastroenteroloji uzmanına götürmüştük ve bize alerji damlalı, sabaha karşı iki kez beslenmeli bir tedavi uygulamak istemişti. Beslenmeler yüzünden uykularımızın hepten şaşmış olduğunu, alerji damlasının da çok işe yaramadığından bahsetmiştim. Tedavimizin ardından gitmemiz gereken kontrol randevumuza gidip gitmemek konusunda kararsızdım ve en sonunda gitmeme kararı almıştık.  Bu kararı almamızın sebebi ise Belinda'nın uykularının 15-20 dk' ya düşmesiydi. Kontrol randevumuz için bizi hastaneden de aramadıklarından geçti gitti diye düşünürken bir hafta sonra aradılar bizi ve randevunuza gelecek misiniz  diye sordular? Ben ne diyeceğimi bilemedim ilk. Tekrar düşünmeye başladım gitsek mi, gitmesek mi diye. En sonunda gitmeye karar verdik ve gittik.

Bize sabah 9 da randevu vermişlerdi ve gitmek istememizin en büyük nedeni Belinda'nın uyku saatiyle aynı olmasıydı. Hadi dedik ilk Belinda'yı muayene eder sonra hemen onu uyuturuz ardından ne konuşulcaksa konuşuruz. Tabi doktorun 40 dk geç gelmesiyle bu düşüncemiz imkansızlaştı. Ayrıca kızım uyudu. Tabi ki uyandırmayacaktım onu. Doktor geldi bizi çağırdılar ve ben tek başıma içeri girdim. Eşim ise kızımla birlikte dışarıda kaldı. Çünkü ikimizde onun asla ve asla ne uyanmasını ne de uyandırılmasını istiyorduk.

Konuştuk konuştuk ama konuştukça batan Profesör gördüm karşımda. O konuştukça acaba bu ünvanı nasıl alabildi? Acaba kendisi insan mı yoksa insan kılığına girmiş bir canlı mı? Acaba çocuğu, torunu var mı? Neden Profesörlerin egoları yüksek? Neden emir kipiyle konuşuyorlar? gibi sorular sordum kendi kendime. Sanırsınız üniversitede hocalık yapıyor ama dediklerinin bir tanesini bile dünya üzerinde ne bir doktor, ne bir profesör diyor. Kadına anlatıyorum, kadın anlamıyor. Ben profesörleri daima araştırmacı, yeni bilgilere açık, dünyayı takip eden vb şeyler yapan insanlar olarak bilirdim. Kadına ilk hafta kendisine dönemediğimi çünkü büyüme atağı geçirdiğinden herşeyin birbirine karıştığını söylediğimde 'O ne? ilk kez duyuyorum böyle bir şey' dedi! Yuh! Gece beslenmemizin yarattığı sonucu söylediğimde, komşun uygulamıştır uymuştur gibi salak bir cümle kurdu. Çocuğumun iyice uykusunun kaçması ve sabaha kadar uyuyamamasının komşuyla ne alakası var! Sonra nasıl bir mantıkla yaklaştıysa konuya, açlık onu öyle yapmış. Evet açlık onu öyle yaptı, ondan yemedi yemeğini ve uyumak için dört döndü yatakta. 30 cc mi içer aç olan bebek. O konuştukça ben delirdim tabi. O kadar alakasız şeyler söylüyor ve karşısındakini dinlemekten aciz ki! Bir de ben seni dinledim şimdi sen beni dinleyeceksin diyor. Ben onu dinleyecekmişim. Kimsin ki sen. Emir veriyor bir de utanmadan. Zaten beni dinliyor mu acaba? Ben duvarla konuşuyordum o ayrı. Anlatıyorum anlatıyorum guya dinliyor sonra başka şeyler diyor . Anlattığım şeyle alakalı soru da sormuyor. Saygının zaten 'S'si yok kadında. Bir de emir kipi dışında başka bir şey kullanmıyor. Tuttum tuttum ama sonra tutamadım kendimi. Bende kadına ters cevaplar vermeye başladım. Zaten tartışmaya dönüştü olay. Sonra o kalktı ben kalktım o kapıyı açtı ben çıktım. Bu ne ya. Ne biçim şey böyle. Minicik bir bebeğin sağlığı hangi duygusuz ahlaksız insanların elinde böyle. Ne yapıcağımı hiç söylemedi. İlacı kesicem mi, devam mı edicem, dozu devam mı değil mi onu konuşcağımıza bana saçma sapan yorumlar yapıyor. Anladım profesörler böyle en azından bir çoğu. Ayrıca kendisinin söylediklerini yapmazsan vay haline. Bir sinir oluyorlar sormayın. Neyiz biz makina mı? Uymayan bir şeyi ne demeye sen dedin diye devam ettireyim. Konuştuğumuz benim bebeğim.  Zaten daha önce Fügen'de aynı şeyi yapmıştı. 5 hafta sonraya randevu vermişti. Kızımın gözümün önünde erimesine daha fazla seyirci kalmak istememem ve kendisinden izinsiz Neocate'e başlamam onda ters tepki yaptı.(Annemin teorisi- 5 hafta sonra gdecektik ve durumun değişmediğini söyleyecektik. O da Neocate mama verip tekrar bizi çağıracaktı. Tabi bu tekrar para ödemek demek. Ya da telefonla iyi diyecektik. Sonra aa ne iyi doktor! Tabi yaklaşık 2 hafta içerisinde 400gr dan fazla kilo veren ve beni ememeyen kızım 5 haftada ne olurdu kim bilir) Annem demişti ilk ama yok demiştim ama düşündükçe anlıyorum. Ondan sepetledi bizi odasından. Durum böyle olunca doktorculuk oynayan siz oluyorsunuz ve git kendi çocuğunu kendin tedavi et diyorlar. Kusura bakmayın ama para ve ego bunlarınki başka bir şey değil. Sayılarının az olması ise onları hint kumaşı yapıyor galiba. Bir havalar ki sormayın. Sonradan da sanki hiç bahsetmemişim gibi bana getir çocuğunu kilosunu ölçücem diyor. Diyorum ki dün aşı oldu tartıldı onu söyliyim olmadı pazartesi buraya rutin kontrolümüz için geleceğiz, doktorumuz boy kilo ölçümü alacak. Size bildiririz ama ben hayatta uyandırmam dedim. Bana buraya anne çocuğunun kilosunu ölçtürmek istemiyor diye not alıyorum dedi! Demiyorki ben 40 dakika geç kaldım, ciddi uyku problemi olan hastam uyuya kaldı bu yüzden uyandırmak istenilmediği için tartamadım.

Meslek aşkıyla yanıp tutuşan Deniz Ertem doktorumuza teşekkürler. Bizim tedavimizi öylece ortada bıraktı, üstelik ukala tavırlarıyla da sabah sabah sinirlerimi bozdu. Neyseki şikayetimizi ettik. Çok umrunda olur mu bilmem ama azıcık onurlu gururlu bir insan ise umrunda olmuştur diye düşünüyorum. Empatiden yoksun olma, özüne dön. Unutma ki insansın ve baktığın hastalar da birer insan. Minicik çocuklardan bahsediyorum. Yazık çok yazık....

Günlük

Belinda'nın Doktor Maceraları Hepimizi Gerdi

Salı, Şubat 11, 2014

Artık bu konuları konuşmakta, yazmakta beni çok sıktı. En son gittiğimiz doktor bir dolu tahlillerin ardından, bize uyguladığı tedavi sonucunda  Belinda nerdeyse hiç yemek yiyememeye ve kilo kaybetmeye de devam etmeye başlamıştı. Yine... Tabi bunun ilaçlardan mı kaynaklandığını yoksa tesadüf mü olduğunu çözemedik. Doktorumuza göre  ilaç kaynaklı olması imkansızdı. Sonra başka ilaçlarla yeni bir tedavi uyguladı. Ondan da sonuç alamadık ve doktorumuz bizi yine aynı hastanede bulunan gastroenteroloji uzmanına yönlendirdi. Bu arada reflu için GÖR sintigrafisi çekildi. Normalde kısa süren işlem, kızımın yemeğini yiyemediğinden dolayı 1 saati buldu, hatta geçti. Reflu adına bir bulgu saptanmadı fakat bağırsaklarında oluşan yoğun gaz hepimizi şaşırttı. Akciğerler nasıl bembeyaz ise, mamadan sonra Belinda'nın bağırsakları, tıpkı akciğerleri gibi bembeyaz oldu. Doktorumuz  bu durumda yine iyi duruyor bu çocuk dedi. Sorunumuz gazmış ve gaz çıkarma esnasında kusuyormuş. Genelde gaz çıkarırken kusuyordu evet ama yemeğinin üzerinden saatler geçtiğinde, uykusundan uyanıp kusabiliyordu da. Bu durumu hala çözebilmiş değilim ama şu an zamana bırakmaya karar verdim. Bu sakız gibi uzayan süreç, kızımın uykularını alıp götürdü ve şu an onun en büyük sıkıntısı uykusuzluk.

Tabi bu sonucun ardından bu kadar yoğun gaza sebep olan şey nedir diye düşünmeye başladım. Gastroenteroloji uzmanından ancak iki hafta sonraya randevu alabildiğimizden (o arada hep hastanede süründük durduk) acaba mamadan mı diye düşünerek, eşimle mamasını değiştirip deneme kararı aldık.
Bir kutu bitirdik ve öyle aman aman bir değişiklik yaşamadık. Doktorumuzun verdiği ilaçlara da devam ettik. Reflu şurubu ve gaz damlası...

Yaklaşık iki hafta önce gastroenteroloji uzmanıyla görüştük. Bize kendince bir tedavi verdi. Bu tedavide Belinda'yı sabaha karşı iki kez daha besleyecek ayrıca akşam öğününden sonra verdiği alerji damlasını da verecektim. Şimdi bu süreç içerisinde ne oldu.

Öyle bir zamana denk geldi ki herşey, neyin neden olduğunu çözebilmek mümkün değildi. Şöyle anlatayım. Biz gece 11'den sonra Belinda'yı beslemiyoruz. Yani 11'de son öğününü alıyor ve sabah 7'ye kadar beslenmiyor. Doktorun bizden istediği  onu sabaha karşı 1 ve 4'te onu beslememiz. Ben bu durumu hiç hoş karşılamadım çünkü başıma neler geleceğini biliyordum. Zaten tahminim de oldu. Gece uykuları beslenmeyle bölünen Belinda, uyandı ve sabaha kadar uyuyamadı! Tek düzenli olan gece uykularını da yeni tedavi uygulamasıyla kaybettik. 1 de uyanıyor ya da 4 te uyanıyor sabaha kadar uyumuyordu. Artık yorgunluktan uyumaya başladığında ise sabahın 7'si oluyor, beslenme saati gelmiş olduğundan onu uyandırmak zorunda kalıyordum. Bu düzensizlik gündüz uykularının süresini de azalttı. Bazen gündüz uykuları 1 saati bulabiliyorken ( bunu yapabilmek için aylarca uğraşmıştım), artık 30 dakikayı zor bulmaya başladı. Doktora göre 7-8  aylık olana kadar 1 ve 4'te beslenmeliymiş bebekler. Ben uzman değilim ama hiç bir şekilde katılmıyorum buna . Bir çok yerde okuduğum gece uykusunu bölmeyin yazılarının artık ne demek olduğunu çok iyi anlamış oldum. Aslında  bile bile doktora uydum ya!Dedim bu böyle olmayacak kesiyorum beslenmesini. Zaten bir şey içtiği de yoktu. Çocuk uyku derdindeydi yemek derdinde değil. Bende zorla beslemeye çalıştım onu. Çocuğunda kafası karıştı iyice emi. Şu an uykularımız daha beter halde gece uykularını da az çok toparlamış durumdayız fakat eskisi gibi hala değil.

Alerji damlasını da yüzündeki sivilcelenmelerden, kızarıklardan ve pütürlüklerden dolayı vermişti. Fakat sonra farkettim ki bizim kızın salyaları çok akıyor ve diş hazırlığına girmiş durumda. Okuduğum kadarıyla salya, mama vs den dolayı yüzde bu tip kızarmalar görülebiliyormuş. Eczaneden bu tip durumlar için kullanılan kremlerden aldım bende. Çünkü fark ettim ki mamanın ya da salyaların aktığı yerler boyunca (kafasının enseye yakın bölümünde de) vardı. Emin değilim çok ama şunu biliyorum ki bize verdiği alerji damlası hiç bir işe yaramadı. Ne yüzündeki kızarıklıklar gitti ne kusması.

Doktorun bize dediği başka bir şey ise gaz ilacını kesmemizdi. Baştan dediği gibi yaptım fakat Belinda o öğününde çok kustu. Öğünlerinden önce verdiğim gaz ilacı sanki işe yarıyor gibi geldi bana o an ve cesaret edemedim kesmeye ve tekrardan ilacı kullanmaya başladık. Zaten gaz ilacına da yeni başlamıştık. Hani tam sonuç alacağımız zaman kesiyormuş gibi hissettim. Hala devam ediyorum ilaca ve artık dik tutulduğu anda kendi çıkarıyor gazını. Dedim ya anlaması zor. Şimdi büyüyor diye mi? Alerji ilacından mı? Yoksa gaz ilacını düzenli kullandığımız için sonucunu yeni mi aldık? Bilmiyorum, bilemiyorum...

Gelelim beslenmesine. Tam doktorun bize tedaviyi başlattığı dönem Belinda'nın 18. haftasına denk geldi. Yani büyüme atağı dönemine. O dönemlerinde iştahı çok artıyor ve ne kadar verirsen ver sanki yetmiyor çocuğa süt. Tedavinin, günde 400 cc yi zor bulan beslenmesinin arttırıp arttırmadığına bakacaktık ki Belinda'nın atağı bunu analiz etmemize izin vermedi. Günde 1000 cc lere kadar ulaşan sütümüzü lukur lukur içtik. Atağımız bir hafta sürdü ve şimdilerde günlük aldığı süt miktarı 700 küsürlere düştü. Büyüme atağından doktora görüşme esnasında söylesem de pek oralı olmadı. Şimdi desemki beslenmesi arttı diyecek tedavimden dolayı ama ben biliyorum ki alakası yok.

Bize iyileşme sürecine girerse iki hafta sonra ama herhangi bir değişiklik görmezsek haftaya gelin dedi. E ben şimdi ne yapayım. Nerden anlayacağım ki tedavisi ne işe yaradı. O yüzden geçen hafta gitmedik ancak önümüzdeki hafta gidip gitmemek konusunda da kararsızım. Randevu saatimiz, bizimkinin uyku saatiyle aynı ve ben artık onun uyku saatlerinin arasına bir şey girsin istemiyorum. Zaten çocukta ilaca bağlı herhangi bir değişim söz konusu değil. Uyku problemi dışında! İştahı yerine geldi orası kesin ama sebebi neye bağlı meçhul. Ayrıca tedavi işe yaramadı dediğimizde bize ne diyecek acaba? Endeskopi? Kolonoskopi? Daha çok ilaç? Daha çok uykusuzluk?

Biz bıktık. Ailece bıktık. Bu durumdan da en çok etkilenen kızım oldu zaten. İyi olsun diye dolanıp durduğumuz doktorlar bizi iyi etmedi hatta derin uyku bozuklukları yarattı. İşin ilginç yanı ise kızımın uykusuzluğunu dile getirmeye çalıştığım bütün doktorların umrunda da olmadık. Sanıyorlar ki düzenimizde problem var ve düzene 1 yaşından önce girmez diyerek söze başlıyorlar. Bende ısrarla düzenimiz var ama uyku sürelerimiz çok az, hatta bazen hiç uyumuyoruz diyorum. Zaten son günlerde eşimle şunu fark ettik. Kızımız en çok uyuyamadığı için sıkıntılı. Reflusu onun umrunda bile değil.

Artık bir sonuca vardım kendimce. Belinda'nın 6 aylık olmasını bekleyeceğim ve alerji hapını keseceğim. Gaz ve reflu ilaçlarına da devam edeceğim. Sanırım haftaya kontrole de gitmeyeceğim ama bir bakarsınız son bir kez gideriz bilmiyorum. Aşıları ve aylık kontrolü de yaklaşıyor. Kızımla doğduğundan beri gezemedik. Zavallım gezmesi hastanelerden ibaret oldu. Benimkinden kalın tahlil dosyası var. Heralde yirmi tüpe yakın da kan alındı. Sayısını ben bile hatırlamıyorum artık. Yok tsh değeri, yok karaciğeri, yok reflusu, yok gazı, yok gözü, yok hemanjiomu, yok idrarı, yok gaitası, yok alerjisi... Artık bu durumu değiştirmek istiyorum ve içimden bir ses 6. ayından sonra hepsi geçecek diyor. Umarım yanılmam ve umarım rutin kontroller dışında hastaneye gitmeyiz. Başka bir şey çıkar diye ödüm kopuyor.

Psikolojimiz bozuldu bizim evet. Kara delik gibi içine çekip çekip duruyor ve biz içinden çıkmadıkça bizi içine çekmeye devam edecek. O yüzden başka yerlere ve başka şeylere odaklanmalıyız sanırım. Negatif enerji negatiflikleri, pozitif enerji pozitiflikleri çağırırmış. Ben en iyisi anne-bebek yoga kursu arayışına gireyim...



Günlük

Kendime Ayar Çekme Zamanı

Salı, Şubat 11, 2014

Çocuğu olupta kendini salan annelere oldum olası kıl olmuşumdur. Bakımlı olmak benim için ilk önce kendine saygı sonra etrafına saygı demektir. Gelin görün ki Belinda doğduğundan beri kafamı kaşıyacak vakit bulamadığımdan (hala uyumuyoruz) bakımı bırakın, banyo yapabilmek bile benim için büyük bir eylem haline geldi. Belinda 10 gün sonra 5 aylık olacak ve hala ciddi uyku problemimiz var. Bir ara uykularını uzatmaya başarmıştım ki yeniden doktora gidişlerimizle uzayan uykularımız yine 15-40 dakıkalara indi. Hayattan hatta kendimden soğudum resmen. Bu kısırdöngü doğduğundan beri olduğundan bir süre sonra sinirleriniz inanılmaz yıpranıyor ve depresif, agresif bir halde etrafta dolanıp duruyorsunuz. İşte tam bu noktada ben pes ettim. En azından kendimden daha fazla tiksinmemek adına, bakıma çekilme zamanım gelmiş oldu.


Depresif, sıkılmış kadınların ilk takıldıkları yer saçlarıdır derler ya sanırım bu gerçek. Bunun sebebi büyük bir ihtimalle saçın insanı inanılmaz değiştirmesinden kaynaklanıyor.  Ben de işe saçlarımdan başlayarak, cildime ordan da bedenime geçmeye karar verdim ve bir plan çıkardım.

1- Saçlar : Kuaföre gidip saçlarımı fildişine boyatmak ve biraz kestirmek. 

Saçta belli bir rutinim oluşmuş durumda. İlk doğal renkte olan saçlarımı fildişine boyatmak, sıkılınca kırmızıya boyamak, ondan da sıkılınca kapatmak için siyaha boyamak, ardından saçlarımın doğal rengine dönmesini beklemek...Bu hep bu şekilde devam etmiştir ve sırası nedense hiç şaşmamıştır. Şimdi fildişi dönemim ve bende bir kaç gün önce ani bir kararla saçlarımı boyattırdım. Uzun bir süredir doğal rengimde kaldığımdan dolayı ilk biraz yabancılık çeksemde, şu an alışmış durumdayım. Saçımın dönüşüm süreci henüz tamamlanmadı. Sevgili kuaförüm saçıma zarar vermeden dönüşümü gerçekleştirmek istediğinden, beni bir iki işlem daha bekliyor. Şu an istediğim renk değilse de bu halini de çok sevdim.

2- Eller : Maniküre yeniden merhaba...

En son Belinda'nın doğumuna bir hafta kala yaptırmıştım manikürümü! Üzerinden neredeyse 5 ay geçmiş! Saçlarla birlikte manikürde yaptırdım ve ellerime hayran kaldım.

3- Ayaklar : Pedikür biraz daha bekleyecek 

Ayaklarıma da pedikür yaptırmak çok istedim fakat kilotlu çorap-bot ikilisi beni bu düşünceden alıkoydu. Bir dahaki sefere kesinlikle!

4- Cilt bakımı : Cilt temizliği ve nemlendirme

Bu süreç içerisinde makyajımı temizlemek dışında ( o da arada bir) hiç bir şey yapamadığım cildim, su içmeyen bir insan olduğumdan da dolayı  kurudu gitti. Sadece kurusa o da iyi. Kırışmaya başladım! Uykusuzluk ve yorgunlukla birlikte, göz altlarım mor ve siyahın türlü tonlarından halkalar oluşturdu bir de şişti. 

Yapmam gerekenler:

Cildini yıka
Tonikle
Nemlendir
Göz çevresi nemlendiricisini sür
Kuruyan dudaklarına nemlendirici sür
Kuruyan ellerini nemlendir (sürekli biberon yıkıyorum)
Ayaklarını ve vücudunu nemlendir

2 gündür yüzüme uyguladığım işlemler etkisini şimdiden göstermeye başladı. Cildim parlamaya ve göz altlarım da düzelmeye başladı.

5- Artık kilo ver

Doğumdan sonra verdiğim kiloların üzerine, son zamanlarda fazla tıkınıp durduğumdan 3 kilo daha aldım. O zamandan bu zamana kadar ne bir spor ne de bir diyet uygulayamadığımdan, üzerime yapışan kilolarımı vermeye nihayet karar verdim. Kıyafetlerim o kadar çok sıkıyor ki, kendimi patlayacak gibi hissediyorum. Aslında pek diyet değil benimki. Kilo vermek istediğim dönemler kendimde uyguladığım ve her zaman sonuç aldığım bir yöntem. Kısıtlama kesinlikle yok. Herşeyi yiyebilirim ancak sadece akşam 7'ye kadar! 7'den sonra sadece sıvı alabiliyorum. Çok açlık hissettiğimde ki bu genellikle ilk günler çok yaşanıyor, o zaman tek şekerli kafeinli kahve işi çözüyor. Açlığımı hep bastırmıştır.

58 kiloyla başladım iki günde 1.5 kilo vererek bu sabah 56,5 kilo tartıldım. Hedef doğum öncesi kiloma geri dönmek yani 52 kilo olmak.

6 - Günde 3 lt su iç

Su içmeye sürekli odaklanmaya çalışıyorum fakat ne oluyorsa hiç su içmediğimi farkediyorum. İnsan nasıl susuz yaşar ki. Yazın yine sıcak diye su içebiliyorum ama kış ve bahar dönemleri neredeyse hiç su içmiyorum. Genetik bir şey bu galiba. Anneannemde içmezmiş su, annem de... Ama ben bugünden itibaren su diyetine girdim. Hedef her gün 3 lt su tüketmek. Her gün 3 lt su içen insanların cildinde inanılmaz değişimler olan bir video seyretmiştim. Kesinlikle uygulamam lazım! Sabahtan beri sadece 1 lt içebildim ve hala beni 2 lt su bekliyor. 

7- Pilates 

Ah ah! Nasıl özledim nasıl...Pilatese yeniden ne zaman başlarım hala kestiremiyorum. Başlayabilmem için Belinda'nın uyuyor olması gerek. Umarım en kısa zamanda başlarım. O kadar çok kamburum çıktı ki! Sırt, boyun ve bel bölgem inanılmaz ağrıyor. Belinda! Duy annenin sesini. Uyu kızım bak uyuduğun zaman huysuzluğun geçecek inan bana...

8- Her gün yarım saat bile olsa dışarı çık.

Bu hem psikoloji açısından hem de temiz hava almak açısından çok önemli bir şey. Ev hayatı iyi hoşta, benim psikolojimi bozuyor onu anladım. İki gündür Belinda'yı da alıp, onun aktivite zamanlarında 30 dakikalığına da olsa dışarı çıkıyorum ve bendeki değişim inanılmaz. Kendimi daha iyi hissediyorum. Belinda'nın yüzünden eve hapsolduğumdan, güzelim havaları kaçırıyorum diye de üzülüyordum ama artık ne pahasına olursa olsun çıkmaya karar verdim ve bence iyide ettim. 


Şimdilik planım bu şekilde. Bütün bunları yapabiliyor olduğum zaman yenilerini ekleyeceğim ya da eklemek gereği duymayacağım bunu bilemiyorum. Fakat yukarıdakilerin hepsini yapabiliyor olmak bile şu an benim için büyük bir şey. Değişimimi önce ve sonra halimle fotoğraflayıp koyacağım. Şimdiden sabırsızlanıyorum!

Blogumda bulunan fotoğraflar bana aittir. Yazılı iznim olmadan hiç bir şekilde kullanılamaz.




Popular Posts