Bana Prof. Demeyin!

Çarşamba, Şubat 26, 2014

En sonunda kavga ettim. Evet ben kavga edebildim. Sağ olsun doktor en sonunda beni çileden çıkarabildi! Zaten gerilen tüm sinirlerimi kendisininde yardımıyla dışarı atabildim.

Biliyorsunuz ki Belinda'yı gastroenteroloji uzmanına götürmüştük ve bize alerji damlalı, sabaha karşı iki kez beslenmeli bir tedavi uygulamak istemişti. Beslenmeler yüzünden uykularımızın hepten şaşmış olduğunu, alerji damlasının da çok işe yaramadığından bahsetmiştim. Tedavimizin ardından gitmemiz gereken kontrol randevumuza gidip gitmemek konusunda kararsızdım ve en sonunda gitmeme kararı almıştık.  Bu kararı almamızın sebebi ise Belinda'nın uykularının 15-20 dk' ya düşmesiydi. Kontrol randevumuz için bizi hastaneden de aramadıklarından geçti gitti diye düşünürken bir hafta sonra aradılar bizi ve randevunuza gelecek misiniz  diye sordular? Ben ne diyeceğimi bilemedim ilk. Tekrar düşünmeye başladım gitsek mi, gitmesek mi diye. En sonunda gitmeye karar verdik ve gittik.

Bize sabah 9 da randevu vermişlerdi ve gitmek istememizin en büyük nedeni Belinda'nın uyku saatiyle aynı olmasıydı. Hadi dedik ilk Belinda'yı muayene eder sonra hemen onu uyuturuz ardından ne konuşulcaksa konuşuruz. Tabi doktorun 40 dk geç gelmesiyle bu düşüncemiz imkansızlaştı. Ayrıca kızım uyudu. Tabi ki uyandırmayacaktım onu. Doktor geldi bizi çağırdılar ve ben tek başıma içeri girdim. Eşim ise kızımla birlikte dışarıda kaldı. Çünkü ikimizde onun asla ve asla ne uyanmasını ne de uyandırılmasını istiyorduk.

Konuştuk konuştuk ama konuştukça batan Profesör gördüm karşımda. O konuştukça acaba bu ünvanı nasıl alabildi? Acaba kendisi insan mı yoksa insan kılığına girmiş bir canlı mı? Acaba çocuğu, torunu var mı? Neden Profesörlerin egoları yüksek? Neden emir kipiyle konuşuyorlar? gibi sorular sordum kendi kendime. Sanırsınız üniversitede hocalık yapıyor ama dediklerinin bir tanesini bile dünya üzerinde ne bir doktor, ne bir profesör diyor. Kadına anlatıyorum, kadın anlamıyor. Ben profesörleri daima araştırmacı, yeni bilgilere açık, dünyayı takip eden vb şeyler yapan insanlar olarak bilirdim. Kadına ilk hafta kendisine dönemediğimi çünkü büyüme atağı geçirdiğinden herşeyin birbirine karıştığını söylediğimde 'O ne? ilk kez duyuyorum böyle bir şey' dedi! Yuh! Gece beslenmemizin yarattığı sonucu söylediğimde, komşun uygulamıştır uymuştur gibi salak bir cümle kurdu. Çocuğumun iyice uykusunun kaçması ve sabaha kadar uyuyamamasının komşuyla ne alakası var! Sonra nasıl bir mantıkla yaklaştıysa konuya, açlık onu öyle yapmış. Evet açlık onu öyle yaptı, ondan yemedi yemeğini ve uyumak için dört döndü yatakta. 30 cc mi içer aç olan bebek. O konuştukça ben delirdim tabi. O kadar alakasız şeyler söylüyor ve karşısındakini dinlemekten aciz ki! Bir de ben seni dinledim şimdi sen beni dinleyeceksin diyor. Ben onu dinleyecekmişim. Kimsin ki sen. Emir veriyor bir de utanmadan. Zaten beni dinliyor mu acaba? Ben duvarla konuşuyordum o ayrı. Anlatıyorum anlatıyorum guya dinliyor sonra başka şeyler diyor . Anlattığım şeyle alakalı soru da sormuyor. Saygının zaten 'S'si yok kadında. Bir de emir kipi dışında başka bir şey kullanmıyor. Tuttum tuttum ama sonra tutamadım kendimi. Bende kadına ters cevaplar vermeye başladım. Zaten tartışmaya dönüştü olay. Sonra o kalktı ben kalktım o kapıyı açtı ben çıktım. Bu ne ya. Ne biçim şey böyle. Minicik bir bebeğin sağlığı hangi duygusuz ahlaksız insanların elinde böyle. Ne yapıcağımı hiç söylemedi. İlacı kesicem mi, devam mı edicem, dozu devam mı değil mi onu konuşcağımıza bana saçma sapan yorumlar yapıyor. Anladım profesörler böyle en azından bir çoğu. Ayrıca kendisinin söylediklerini yapmazsan vay haline. Bir sinir oluyorlar sormayın. Neyiz biz makina mı? Uymayan bir şeyi ne demeye sen dedin diye devam ettireyim. Konuştuğumuz benim bebeğim.  Zaten daha önce Fügen'de aynı şeyi yapmıştı. 5 hafta sonraya randevu vermişti. Kızımın gözümün önünde erimesine daha fazla seyirci kalmak istememem ve kendisinden izinsiz Neocate'e başlamam onda ters tepki yaptı.(Annemin teorisi- 5 hafta sonra gdecektik ve durumun değişmediğini söyleyecektik. O da Neocate mama verip tekrar bizi çağıracaktı. Tabi bu tekrar para ödemek demek. Ya da telefonla iyi diyecektik. Sonra aa ne iyi doktor! Tabi yaklaşık 2 hafta içerisinde 400gr dan fazla kilo veren ve beni ememeyen kızım 5 haftada ne olurdu kim bilir) Annem demişti ilk ama yok demiştim ama düşündükçe anlıyorum. Ondan sepetledi bizi odasından. Durum böyle olunca doktorculuk oynayan siz oluyorsunuz ve git kendi çocuğunu kendin tedavi et diyorlar. Kusura bakmayın ama para ve ego bunlarınki başka bir şey değil. Sayılarının az olması ise onları hint kumaşı yapıyor galiba. Bir havalar ki sormayın. Sonradan da sanki hiç bahsetmemişim gibi bana getir çocuğunu kilosunu ölçücem diyor. Diyorum ki dün aşı oldu tartıldı onu söyliyim olmadı pazartesi buraya rutin kontrolümüz için geleceğiz, doktorumuz boy kilo ölçümü alacak. Size bildiririz ama ben hayatta uyandırmam dedim. Bana buraya anne çocuğunun kilosunu ölçtürmek istemiyor diye not alıyorum dedi! Demiyorki ben 40 dakika geç kaldım, ciddi uyku problemi olan hastam uyuya kaldı bu yüzden uyandırmak istenilmediği için tartamadım.

Meslek aşkıyla yanıp tutuşan Deniz Ertem doktorumuza teşekkürler. Bizim tedavimizi öylece ortada bıraktı, üstelik ukala tavırlarıyla da sabah sabah sinirlerimi bozdu. Neyseki şikayetimizi ettik. Çok umrunda olur mu bilmem ama azıcık onurlu gururlu bir insan ise umrunda olmuştur diye düşünüyorum. Empatiden yoksun olma, özüne dön. Unutma ki insansın ve baktığın hastalar da birer insan. Minicik çocuklardan bahsediyorum. Yazık çok yazık....

You Might Also Like

0 yorum

Blogumda bulunan fotoğraflar bana aittir. Yazılı iznim olmadan hiç bir şekilde kullanılamaz.




Popular Posts