Geri Sayım : 37. Hafta! Hamilelik #2

Pazar, Haziran 14, 2015



38. Haftama 2 gün kala blog yazımı yazabiliyorum ya ne mutlu bana!  ha ha ha! Aslında geçen hafta yazma niyetindeydim ancak 37. haftamda yapılacak doktor kontrolüme gidip geldikten sonra yazmayı tercih ettim ve karşınızdayım!

Öncelikle şunu söylemeliyim ki ne yazık ki doktorumdan pekte memnun değilim. Aslında bunun sebebi asistanı da olabilir. Biz almanca bilmeyince böyle oluyor işte. Sorun ise güven kaybı. İlk gittiğimiz zaman ben 32 haftalık hamileydim ve beni 37. haftama kadar görmediler. 37 haftamda gittiğimde ise bana 14 gün sonraya yani 39.5 hafta hamileliğime gün verdiler! Bütün bunları doktorun yanında çalışan Türk bir kadın ayarlıyor ve inanılmaz saçma! Doğurcağım zamana gün mü verilir? İlk gittiğimizde bize; bundan sonra iki hafta bir olmak üzere iki kez ardından 36. haftadan itibaren de haftada bir kez geleceksiniz dedi. Tamam dedik normali buydu zaten. Ona göre bizden ultrason parası aldılar. Zaten bebeğin kilosuna da bakmamışlardı. Herneyse birinci sebeb bu. Beni adam akıllı kontrollere çağırmadıkları gibi biz yok biz haftaya gelelim haftaya gün ver demesek son haftamda bakacaklardı. İkinci konu ise her gittiğimizde ki iki kez gittik tam 2  saat -ki randevumuz olmasına rağmen - bekliyoruz. Ufak bir çocukla beklemek iki kat işkence oluyor zaten. Ben bile sıkıntıdan patlıyorum o nasıl sıkılmasın. Bizden sonra gelen giriyor gidiyor biz orda öyle çağırılmayı bekliyoruz. Saçma! Kanımı almaya çalışıyorlar -ki her muayenede kan niye alıyorlar onu da anlamış değilim- ama alamıyorlar. İstanbul'da hiç bir zaman kan aldırırken sorun yaşamayan ben burada alamadıklarında sorun bendeymiş gibi davranıyorlar. Neyse biraz sinirliyim onlara çünkü bizi yanlış yönlendiriyorlar. Bu saatten sonra başka doktor bulma şansım kalmadı o yüzden mecbur hamileliğimin sonuna kadar devam ediceğim ama sonra asla gitmeyi düşünmüyorum. 

Hastane olayına gelirsek. Hastaneye gittik ve bilin bakalım ne oldu. Dil yüzünden anlaşamadık. İngilizce bilmiyorlar ve bilen de olmadığından birini çağıramıyorlar. Çeviri programlarıyla anlaşmaya çalışıyoruz ama yok olmuyor. En sonunda birini buluyorlar çat pat ingilizce bilen ve hiç yoktan anlaşıyoruz. E tabi bunlar olurken süre geçiyor Belinda inanılmaz acıkıyor ve uykusu geliyor. Ardından mızırdanıp ağlamaya başlıyor. Biz soracağımız şeyleri de böylece unutuyoruz. Zaten bizde acıkıyoruz ve yorgun düşüyoruz - bu sıralar Belinda her gece en az bir kez uyanıyor ve gece uykularımız yok! - Hepsi birleşince işimizi yine tam halledememiş oluyoruz. Doğum başlayana kadar hastaneye gitmeme gerek yokmuş. Doktor seçme gibi bir şeyimde yok. Artık o an kim var ise o doğurtcak beni. Ebe seçme yok. Hastane sonrası ebe seçimi içinde geç kalmışız. Bize sorun yine de diyip broşür verdiler ama biz aradık mı aramadık. Dil bilmiyoruz dedik bıraktık. Of İstanbul'daki doktorumu arar oldum. Çok memnundum doktorumdan ve hastanemden...

Bunlar hayal kırıklıkları tabiki. Buradaki sağlık sistemine alışamadım ve bir çok şey saçma geldi. Her neyse bütün bunları  bir kenara bırakayım ve hamileliğim nasıl gidiyor onu anlatayım ben en iyisi size.

Hareket kabiliyeti : Günden güne yavaşlamaya ve çabuk yorulmaya başladım. 37. haftamın sonlarında artık iyice yürürken sürünüyorum. Karnımı taşımaya çalışıyorum zar zor beceremiyorum. Yatakta sağa sola dönerken zorlanıyorum. Üstüne bir de sıcaklar ve Belinda'nın kucağıma gelme isteği ve inmek istememesi... Bütün herşeye rağmen yine de iyi bir hamilelik geçiriyorum orası kesin. 

Yeme- İçme : İştahım tam azalmıştı derken 36. Haftamın sonlarında geçirdiğim sancılar beni bir anda değiştirdi. Sancılar o kadar kötüydü ki dedim doğum yakındır. Biz zaten ne isim bulmuşuz ne de hastane çantasını hazırlamışız. Bir telaş bir heyecan bir stres. 1-2 saatte hazırlandık. Evi topladık. Hastane çantası hazırladık. Belinda için gerekli listesi oluşturduk. İsim aradık. Neyse ki sabah kalktığımda devam etmiyordu sancılarım ve hala doğum başlamış değil. Bu yaşadığımız telaş iyi oldu bir yandan yoksa bir şey yapacağımız yokmuş. Bütün bunları yaşarken yaşadığım stres yeme düzenimi etkiledi. Stresten  kendimi yine! çikolataya vurdum. Belinda'ya hamileyken sırf bu yüzden son haftamda 3 kilo almıştım ki genelde hamileler o 3 kiloyu son haftalarda almaz verir! Yine öyle olacak diye korkuyor ama çikolatadan da vazgeçemiyorum!

Uyku : Uykularım düzensiz ve bunun sebebi Belinda'nın  gece uyanmaları! Gece uyanıp durduğumuzdan ben de Kenan da perişan haldeyiz. Zaten fotoğrafta yüzümden yorgunluk akıyor. Gece uykumuz bölündüğünden bazen tekrar uykuya dönmek zor oluyor ya da dönebilsemde nedense sabahın 6'sında uyanıyor oluyorum. Ya da bazen yine bölük pörçük 10'a kadar uyuyorum. Bölük pörçük çünkü Belinda bağırıp duruyor! Ah Bedidaaa!! Bazende öğlen koltukta sızmış oluyorum. Genelde evde ya da dışarıdaki işlere koşturduğumuzdan uyku saatlerim çok az ve hep yorgunum.

Minik Kızım : Belinda gibi ufak tefek olacağını söyledi doktor. 37. haftamın başında  2705 kg çıktı. Boyu ise 49.5 cm. Muhtemelen Belinda kadar olacak doğuma kadar. Bu iyi bir şey çünkü İstanbulda'ki doktorum daha fazla büyük bir bebeği doğurman güç olur demişti. 

Kilom : Geçen doktor kontrolünden bu yana pek fazla kilo almamışım. 1 ay içinde 800 gr. Bu da 69.800 kg ediyor. Toplamda ise 13.5 kilo almışım. Aman 70'i geçmiyimde!

Bakım : Bu hamileliğm geçenkine göre daha bakımsız geçti. Ne el ne ayak ne yüz ne vücud.... Hiç biri için adam akıllı bakım yapamadım ya da yaptıramadım. Şu an bile manikür - pedikür yaptırmak istiyorum ama bir fırsat bulup - oluşturup - gidemedim bir yere. Çatlak kremi ise neredeyse hiç sürmedim. Elimde hamileliğin başında aldığım Bella B'nin ve Lush'ın hamilelikteki çatlakları önleyici ürünleri olsa da öyle duruyorlar. Çok nadir sürmüşümdür. O da karnımda gerginlik hissettiğimde. Neyseki ne ilkinde ne de ikinci hamileliğimde bir tane bile çatlağım olmadı. Şunu anladım ki çatlaklık kreme bağlı değil. Yapısal durumuna ya da ani kilo artışına bağlı bir şey. Ya da her ikisi birden. 

Genel olarak özetlemek gerekirse doğum yaklaştıkça korkmaya ve tedirgin olmaya başladım yeniden. Sonuçta doğum bu ne zaman ne olacağı belli değil. Nasıl bir yerde doğurcağımı, kimin o an benim yanımda olacağını ve doğurtacağını bilmediğimden de stresliyim. Bu tip şeylerde güvendiğin bir ortamın oluşturulması çok önemli çünkü ne kadar güven duyarsan o kadar rahatlıyor ve o kadar herşey kolay oluyor ama şu an ben bunu yaşayamıyorum. Bunun stresi de ayrı anlayacağınız. Son dakikada kalacağım odanın tek kişilik olmadığını anlayıp, özel oda istediğimizi söylediğimizde ise, 'doğum zamanı geldiğinizde söylersiniz' dedikler ve böylece ikinci bir stres kapladı beni. Ya olmazsa özel oda o gün, ne yaparız diye. Of öğrencilik hayatımda bile ev arkadaşı istemeyen ben için inanın bu çok ama çok önemli bir durum. Eşi çocuğu filan gelecek sen orda rahat edemeyeceksin. Yok ya olmaz kesinlikle! 

Yaklaşan ve büyüyen stresin yanında, sakin ve huzurlu kalmaya çalışıyorum ki bunda en çok bana yardımcı olan tabiki de Belinda! İyikide o var yoksa ben bu kadar olumsuzlukta ne yapardım bilmem! Onun şirinliklerine gülüyorum ve bir anda dünyanın en mutlu insanı oluyorum!


You Might Also Like

0 yorum

Blogumda bulunan fotoğraflar bana aittir. Yazılı iznim olmadan hiç bir şekilde kullanılamaz.




Popular Posts