Fotograf Çekimi

Devin 6 Aylık!

Çarşamba, Ocak 27, 2016


İlk yarı yaşına ulaşmış durumdayız! Devin 6 aylık!

Devin 6. ayına iki minik dişiyle girdi. Şimdilerde ise üst dişlerini çıkarmaya başladı. O yüzden yemek ve uyku düzenimiz pek yok.

Devin artık Belinda'nın eski büyük bebek yatağında yatıyor. Geceleri kesintisiz uyumadığından Belinda ile aynı odada değil bizim odamızda yatıyor. Gerçi Belinda'da diş çıkardığından o da geceleri kesintisiz uyumamaya başladı. Fakat Devin geceleri kesintisiz uyuyabildiği anda Belinda'nın odasına transfer olacak.

Devin'in ek gıdalardaki istikrarsızlığını (diş çıkardı, ateşli hastalık geçirdi) artık yenmiş durumdayız. Beğendiği tatlar olduğunda - ki bunlar tahmin ettiğiniz gibi meyve -  neredeyse koca bir tabağı bitiriyor, beğenmediği bir tat ise kafasını çevirip ağzını dişleriyle kilitliyor ve asla ağzını açıp yemiyor. Başlarda aç mı değil acaba diye düşünüyordum fakat beğenmediği gıdaların ardından sevdiklerini verdiğimde  Devin yedi. O zaman anladım ki minik Devin yemek seçmeye başlamış! Ha ha ha! Bunu fark ettiğim andan itibaren ona meyveli sebze karışımları yapmaya başladım. Belinda'daki zorluk yok neyseki. Makarna, zeytinyağı, yeşil fasülye, mango gibi bir çok karışım yapıp veriyorum ve herhangi bir sorun yaşamadı neyseki. Gerçi alerjik reaksiyonu anlamak için 3 gün üst üste aynı şeyi vermek gerekiyormuş ancak ben bu yönteme henüz başvurmuş değilim.

Devin'nin hala bir düzeni yok. Gerçi rutinimiz var ama çok fazla oturmuş değil. En azından saatler konusunda. Uyku-yemek-oyun-uyku şeklinde giden bir düzen olsa da bazen uykudan önce süt içirdiğimizde oluyor. Her akşam banyo-süt-uyku rutininde ama Belinda'nın aksine Devin'e kitap okuyan yok. Ne yazık ki Kenan işin o kısmıyla pek ilgilenmiyor ve Belinda'yı ben yatırdığımdan Devin'i de Kenan yatırdığından, minik Devin kitap alışkanlığı edinemiyor. Umuyorum ki bu yakın zamanda değişir çünkü Devin kitaplara bayılıyor!

Devin hala oturamıyor. Ne destekli ne de desteksiz. Belki 6. ayının sonunda ya da 7. ayında oturmaya başlar bilemiyorum. Belinda 5.5 aylıkken oturabildiği gibi bir de yatağının kenarına tutunup kendini ayağa kaldırıyordu. Devin çok güçlü. Tuttuğunu koparan cinsten. Azimli, inatçı. İstediğine ulaşmak için her türlü çabayı gösteriyor Belinda'nın aksine. Fakat fiziksel olarak kendini tam kaldıramıyor.

Devin Belinda'nın hipnoz halde izlediği hiç bir çizgi filme, tv'ye ilgi göstermiyor. Ona insan olsun, onunla muhabbet etsin, oynatsın bayılıyor. Fakat bir cep telefonu varsa ortada hiç ama hiç affetmiyor. Geçenlerde doktora gittiğimizde, Devin Kenan'ın kucağındaydı. Devin ısrarla kafasını aşağı eğmiş, bir şeye ulaşmaya çalışıyordu ve kanter içinde kalmıştı. Ha ha ha! Fark ettiğim anda hemen neye ulaşmaya çalışıyor diye baktığı yöne baktığımda ne göreyim. Kenan'ın telefonu pantolon cebinden az biraz dışarı çıkmış. Devin bunu nasıl fark etmişte görmüş hiç bir fikrim yok ama dediğim gibi. Devin telefon gördü mü affetmez asla!

Devin Belinda'nın aksine seslere çokta duyarlı değil. Odaya girseniz de, bir kaç iş yapsanızda, kapısını kapatmasanız da, arabada muhabbet etsenizde, zil çalsada çok umrunda olmuyor. Bomba patlasa duymaz diyemem ama hassas değil çok.

Devin güleç bir bebek (neyseki). Varlığıyla hemen ortama pozitif enerji saçıyor.

Devin utanmayı biliyor. Utandığı zaman gülerek hemen kafasını göğsüme gömüyor. O kadar tatlı oluyor ki! Bir de elleriyle kollarımı koparırcasına sıkıyor!

Devin Belinda'nın hayranı. Belinda onunla ilgilendiği anda çok heyecanlanıyor ve çok mutlu oluyor.

Devin istemediği bir durumun içindeyse ya da istediği bir şey varsa basıyor çığlığı! Hiç ama hiç affetmiyor!

Devin çok garip sesler çıkarmaya başladı. Sanırsınız ki içine şeytan kaçmış :)

Devin hoppalasını da yürütecini de çok seviyor. Özellikle yürütecin masasında bulunan piyanoya bayılıyor.

Devin Gymboree'nin maskotu Gymbo' yu çok seviyor. Önüne bir sürü peluş koydum o hep Gymbo'yu aldı ve hiç bırakmadı.

Devin aynalara bayılıyor! İlk aylardan beri bunu fark etmiştim o yüzden ona yılbaşı hediyesi makyaj aynası almıştım :) Kendi görüntüsüne bayılıyor. Kahkahalar atıyor!

Devin tabak gördüğü anda sevinçten çıldırıyor. Onu mama sandalyesine oturtmuşsam ve elimde bir tabakla ona doğru yürüyorsam Devin sevinç komasına giriyor. Biliyor ki yemek yiyecek. Kaşığı illaki o tutmak istiyor ve kendini beslemek istiyor. Hatta kaşığı tabağa daldırıp tekrar ağzına götürüyor. Taklit yeteneği çok iyi ve bizi çok iyi gözlemlemiş çok belli. Bu yüzden masaya 5-6 kaşıkla oturuyorum. Yemeğin sonunda ise tabağıda ona uzatıyorum ve bir süre öyle takılıyor. Unutmuş olduğum bir şey varmış ki bu işin çok kirli olması! Her yer batıyor hatta benim kıyafetlerim bile!

Devin'nin elleri hiç rahat durmuyor. Çok hareketli bir bebek. Bir yere girdiği anda ya da altını değiştirmek için yatırılmışsa saniyede kafası bir sağa bir sola dönmeye başlıyor. Minik gözleriye anında keşfettiği şeylere yine minik elleri ve bedeniyle uzanıp alıyor. İstediği her şeye ulaşıyor. Çok güçlü, çok hızlı. Altını almak işkence! Alamıyor insan. Bu yüzden eline mutlaka oyalanması için bir şeyler vermek zorunda kalıyorum. Aynı şey yemek zamanı da oluyor. İki eline de kaşık veriyorum. Eğer ki eli boş kaldı ya da hoşuna gitmediyse ya da başka bir şeyi gözüne kestirmiş ise Devini durdurabile aşk olsun! Uçuyor resmen ha ha ha! En sevdiği şey ise ıslak mendil paketi - neden bilmiyorum ama Belinda'da onun için çıldırıyordu-

Devin her geçen gün büyüyor. Başlarda çok fazla kilo verdi ve gelişimi çok iyi gitmedi. Belinda'dan daha iri ve daha uzun doğmasına rağmen ufacık tefecik kaldı. Umuyorum önümüzdeki aylarda toparlar ve gece uykularını kesintisiz uymaya başlar -lütfen-

Herkese Sevgiler!

Günlük

Hoş Mu Geldin Yeni Yıl!?!- 2016

Salı, Ocak 26, 2016


Nerde kalmıştık :) Hastalıklar yakamızı bırakmamıştı, evet.  Bu yüzden yeni yıla ateşli ve antibiyotikli girdik. 

Çok ama çok yorgun olsamda yeni yıla 1 ay kala ne olur ne olmaz fırsat bulamam almaya diyerek aldığım kıyafetimi giydim. Kolum kalkmıyor olmasına ve ha bugün ha yarın gideriz diye ertelediğimiz kuaför işini de kendim yapmak zorunda kaldım. Hasta hasta, ateşli ateşli saçlarımı kesip boyadım! Yılbaşı masamızı donatmaktı niyetim ama hastaneden gelenler olarak Kenan ile hiç bir şey hazırlayamadık. Diyorum ya ne çok niyet vardı ama hiçbiri gerçekleşmedi diye. Buna da şükür dedim o ayrı. Çünkü hastanenin acilinde beklerken kazadan gelenleri gördükçe, öyle ya da böyle ailemle, yarım yamalakta olsa hazırlanmış yılbaşı soframızla yine de iyiydik. 



Yeni yıl sabahından başlayarak akşama kadar çokta müthiş geçmedi aslında. Kızlar çok huysuzdu özellikle de Belinda. Belinda öğle uykusundan kalktığında daha da bir huysuz olmuştu. Biz her zamanki akşam yemeği saatimizde -akşam 5 buçuk yemek saatimizdir-  yemeklerimizi hazırlayıp sofraya oturduk. Belinda o kadar çok ama o kadar çok ağladı ki! Çareyi hediyelerini açtırmakta bulduk. Hediyelerini açan Belinda'nın keyfi azda olsa yerine gelmişti. Bizde bu sayede yemeklerimizi yiyebildik. Kenan o akşam çalıştığı için yemeğin ardından çekildiğimiz bir kaç fotoğraftan sonra gitmek zorunda kaldı :( 







Gecenin ilerleyen saatlerine doğru her ne hikmetse iki kızda kendine geldi. Çok mutlulardı ve uyumak istemediler. Devin'de Belinda'da saat 1'e kadar ayaktaydı! Devin'nin uyumadığı bazı geceler oluyor ve genelde diş çıkardığı zamanlara denk geliyor, Devin 12'ye 1'e kadar uyumayabiliyor fakat Belinda için bir rekor! O kadar saat uyanık kalmasındaki sebeb öğlen uykusunun 4 saatten fazla sürmesiydi. Normalde izin vermem o kadar uyumasına ama hasta olduğundan ellemedik. İyide oldu aslında. Hep birlikte havai fişekleri izledik. O kadar çok patlattılar ki! Dışarısı bembeyaz sis oldu ve barut kokuyordu. Ben tabi havai fişek zamanında kızlarla dışarıda olmak istiyordum ama o kadar zor ayakta duruyorduk ki! Kimse yerinden kıpırdamadı :)



Yeni yılımız biz bize, başlarda zorlu ama sonrasında eğlenceli bir hale dönüşen ve biraz da buruk geçti. Yok yok buruk geçmedi :) Umarım yeni yıla nasıl girersen bütün yılın öyle geçer düşüncesi doğru değildir ve bizim bütün yılımız hastalıklarla geçmez...






Herkese İyi Geceler ve Sonsuz Sevgiler...

Günlük

Yeni Yıla Yaklaşırken!..

Pazartesi, Ocak 25, 2016


Yeni yılın başlamasından bu yana neredeyse 1 ay geçmiş! Ben anca oturup yazımı yazabiliyorum. Başımıza arka arkaya gelen talihsizlikler yazmak istediğim onca şeyi ertelememe sebeb oldu. Diyorum ya evren bana inat ben ona inat diye. İşte tamda o noktadayım yine! Ne planlar vardı ama hiç birini hayata geçirebilme fırsatımız olmadı.



Uzun zamandan beri sürekli sayıkladığım bir konu vardı. Tatil! Belinda doğduğundan bu yana hiç nefes almadan gece gündüz uykusuz koşturuyorum. Devin doğduktan sonra koşuşturmalarım artmaya  devam ederken bir de aylarca uykusuzluğa maruz kaldım ki hala aynı durumdayım. Ne saçımı boyayabiliyorum ne de kestirmeye gidebiliyorum. Manikür filan en son ne zaman yaptırdım hiç hatırlamıyorum. Tırnaklarımı bile zor zahmet keser oldum. Banyo yapmak sanki lüks oldu. Bilmiyorum ama Devin büyüdükçe kolaylaşmadı her şey daha zorlaştı. Belinda'nın okulu da işe yaramıyor çünkü Belinda sürekli hasta oluyor! Üstelik bir de Devin'e geçiriyor. Hiç bir şey yetmezmiş gibi ikisi de aynı anda diş çıkarıyor. Arka arkaya! Anlayacağınız bir dalga bizi savururken daha doğrulamadan diğerine tutuluyoruz. Devin gece uyumuyor. Devin gündüzde uyumuyor. Devin hiç uyumuyor! Belinda ya dişten ya da geçirdiği ateşli hastalıklardan - ki Devin'de ateşlenip duruyor - hep ayaktalar. Gece bir Belinda'ya koşturuyorum bir Devin'e... Kenan haftanın iki günü geceden sabaha kadar çalışıyor ve öğleden sonraya kadar da uyuyor. Bu yüzden de haftasonlarım, gece çocuklar arasında mekik dokuyup onları yeniden uykuya döndürmekle geçiyor. Sabahta hiç uyumadan kalkıp çocuklara bakmaya devam ediyorum. Bir de ikisi aynı anda uyanmışsa ah kabus! Bir keresinde Belinda'yı da yanımıza aldım - Devin hala bizim odada uyuyor - işte o an ikiside sabaha kadar hiç uyumadı. Devin uykuya dalacakken Belinda  öksürür Devin uyanır ağlar, Devin ağlıyor diye Belinda uyanır mızırdanır, mızırdanma sesine yine Devin uyanır ağlar...Hayatımın hiç bir döneminde bu kadar uykusuz ve bu kadar yorgun olduğumu bilmem. Ha işin bir de sabır kısmı var o ayrı. Hiç bir işi zaten yapamıyorsunuz. Evi bile temizleyemiyorsunuz. Huysuz, uyumayan yemek yemeyen iki çocuk var. Zaten kendinizi salmışsınız. Ne uyku var ne doğru dürüst beslenme. Siz de bir hastalıktan diğerine geçiyorsunuz. Ağlıyorlar hiç bir şeyden memnun değiller ve ikiside kucak istiyor. Delirmemek için beyniniz sürekli sizinle konuşuyor 'sakin ol Funda, sakin ol'. Bazen olamıyorsunuz. Bazen hüngür hüngür ağlıyorsunuz. Kendimi geçtim de yapamadığım tek bir şeye çok üzülüyorum. O da blog yazmak. Blog yazmak benim için çok ama çok önemli. Hem sevdiğimden hem de ki bu en önemlisi kendim için yaptığım tek şey -aslında çocuklarım için- Bir nevi kaçışım, nefes alışım...

Tatil diyordum nerelere geldim ha ha ha! Evet. Tatil uzun zamandır sayıkladığım ve sürekli olarak 'Kenan neyse ne gidelim bir kaç günlüğüne bu evden uzaklaşalım. Bir otele gidelim herşey dahil olsun. Ne temizlik ne yemek ne de etrafı toplamayı düşüneyim. O bir iki gün dinleneyim. Spa sı olsun şöyle bir bakım yaptıralım kendimize' diyordum. Bir yandan da çocuklara olur mu acaba bu dediklerim diye şüpheye düşsemde en son gözümü karartmıştım ne olursa olsun diye.



Annemle Babam yılbaşında bizde olacaklarını söylediler. Biz gidelim bir yerlere diye konuşsakta Kenan'la bu hayali hala gerçekleştirememiştik. Sonra madem annemlerde geliyor, hava soğuk eve çocuklarla tıkışacağımıza birlikte gidelim bir otele dedik. O kadar işin arasında internet araştırması yaptım nereye gidebiliriz diye. İki çocukla uzun bir yolculuk yapmak istemediğimden yakın bir yer bakındım. Güzel bir yer buldum ve annemde o bölgede otel baktı. Herşeyi ayarladık hatta araba bile kiralandı. Ben çok mutluydum ta ki hastalanana kadar.

Annemler bize geldiler. Belinda çok mutluydu. Her şey yolunda gibi görünüyordu. Ben çok yorgundum ama son enerjimi de valiz hazırlığı için kullanmaya kararlıydım. Şaşırtıcı bir biçimde valizleri hızlıca hazırlamıştım. Çok şaşkındım! Nasıl bu kadar kısa sürdü anlamamıştım.  Akşam yemeğinde masada hep beraber oturuyorduk ki  Devin'in vücudunda kırmızı şişlikler gördüm. Ellerinin üstünde ve kollarında. Sanki sinek ısırmışa, böcek sokmuşa benziyordu. Düşündüm sinek yok böcek olamaz acaba yiyecek alerjisi mi diye?


O akşam Devin ateşlendi. Çok yüksek değildi. Ben tabi anlayamadım olayı. Fakat gece çok huzursuzdu ve ateşi daha da yükselmişti. Ertesi gün Devin'nin vücudundaki kızarıkların çoğaldığını ve bazılarının içinin su topladığını fark ettim. O an 'Devin su çiçeği mi geçiriyor?' diyebildim. Hemen aklıma Belinda'nın kısa süre önce gövdesinin ön ve arka kısmında aniden beliren kızarıkları geldi. Belinda'nın aşısı varya hani su çiçeğiydi de biz mi anlamadık diye! O sabah hastaneye gittik annemle. Doktorumuz tatildeydi malum Christmas. Hastane ortamını da ilk kez yaşadım bu sayede. Aynı zamanda Belinda'yı da götürdük. Onunda bir kaç gündür başlayan ve giderek kötüleşen mantarı vardı. Belinda artık ağlıyordu ve kaşınmaktan uyuyamıyordu. Doktor ikisini de muayene etti. Belinda'nın mantarı var dendi ve krem yazıldı. Devin'nin ise su çiçeği mi yoksa enfeksiyon mu geçirdiği kesinleştirilemedi. Doktorun dediği tek şey kırmızılıklar tüm vücudu kaplarsa su çiçeği, bu şekilde kalırsa enfeksiyon geçirdiği yönündeydi. Doktordan eve geldik ve Belinda ateşlendi! Ertesi gün yola çıkıcaz ve iki hasta çocuğumuz var! Enteresan! 

Ertesi gün fikrimizden caymadık. Yola çıkmaya karar verdik. İlaçlarımız vardı ve gideceğimiz yer eve 45 dk uzaklıktaydı. Bir şey olursa dönebilirdik hemen. Yola çıktık fakat sabah uyandığım andan itibaren boğazımın çok kötü olduğunu fark ettim. Bir kaç gündür bir gariplik vardı ve bu yüzden boğaz pastili alıyordum ama o sabah çok daha kötüydü. Arabaya bindiğimiz andan itibaren birden bana üşüme geldi. O kadar çok üşüyordum ki! Açıkçası çok ciddiye almadım. Soğuk algınlığıdır dedim geçer dedim fakat kalacağımız yere vardığımızda çok ama çok kötü olmuştum.Üşümekten hareket edemez olmuştum -meğer o an ateşim çıkmış haberim yok- Kenan'a hemen sıcak bir şeyler alalım içeyim çok üşüyorum dedim. Restoranta gidip papatya çayı içtim ama kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Annem, Babam, Kenan ve çocuklar çevreyi turlamaya çıktılar ama benim kıpırdayacak halim olmadığından odada yatıp uyudum. Onlar gelmiş akşam yemeği için benim uyanmamı beklemişler. Benim ruhum duymuyor tabi. O akşam yataktan zor kalkıp yemek yemeğe gittim. Zaten bir şeyde yiyemedim. Yemekten sonra midem bulanmaya başladı. Odaya gidip tekrar yattım. Bu arada Devin ve Belinda'da yemek yemiyorlardı.




O gece Devin bizim odada Belinda' da annemlerin odasında kalıyordu. İnanır mısınız Kenan'da hastalandı. Gece Devin'e çok ama çok zor baktık. Öyle bir şeydi ki yaşadığımız. Gözümüzü açamıyor, kıpırdayamıyorduk. Ben hiç böyle olmamıştım. Sabahı zor ettik ve sabah olduğunda hala çok kötü durumdaydık. Açıkçası ben nereye gittik, nerde kaldık, nerde yemek yedik hiç hatırlamıyorum şu an. Gözüm hiç bir şeyi görmemiş. Daha sonra annemlerin çektiği fotoğraflardan gördüğümde güzel bir yermiş diyebildim  :) Orda durmamızın bir anlamı kalmamıştı. Valizleri boşaltamadan, çıkardığımız birkaç  şeyi geri koyduk -onu bile sürünerek yaptık- Arabaya kendimizi zor attık. Çocuklar ve biz ailece anlayamadığımız bir hastalığın içindeydik. 

Eve döner dönmez kızları doktora götürdük. Belinda'nın mantarı çok kötü bir hal almıştı ve açıkçası mantardan daha fazlasıydı. Devin'nin ayak parmaklarının arası başta olmak üzere bir çok yeri su toplamıştı ama tüm vücudunda değildi. Bu arada Belinda'nın da ayak parmaklarında kızarıklıklar çıktığını gördüm. Benim boğazım hiç olmadığı kadar kötüydü. İşin ilginç kısmı yediğim bazı şeyler asit gibi boğazımı yakıyordu. Özellikle de çikolata! O kadar yaktı ki bardak bardak su içsem de o yanmayı uzun süre yaşadım. Devin su çiçeği filan geçirmiyordu. Enfeksiyondu. Belinda'da aynı şeyi geçirmeye başlamıştı. Bakın siz şu işe, bana da geçmişti! Sonradan öğrendim ki yaşadığımız şey el ayak ağız hastalığıymış! İşin kötüsü ben aynı zamanda boğaz enfeksiyonu da geçiriyordum. Kenan ise sadece boğaz enfeksiyonu geçiriyormuş. Kızları, annemle babam doktordan eve götürdüler bizde kendimizi göstermek için hastaneye gittik Kenan'la. Ben soğuktan donuyorum -tabi ateşim çıkmış ben farkında değilim-  5 saat sıra bekledik. Yalan değil tam 5 SAAT! Ben ayakta durmayı bırakın, oturmaya zor oturuyordum. Yatmak istiyordum. Çok kötüydüm. Sıra bize geldiğinde doktor enfeksiyonumuz için bize antibiyotik yazdı. Ateşimde 39 du. O an, demek ki o çok üşüdüğüm anda daha da yükselmişti diyebildim. Zaten başım da deli gibi ağrıyordu. Hastaneden eve dönerken annemle babam burda olmasaydı ne yapardık biz diye sorabildim kendi kendime. Kim bakacaktı çocuklara? 5 saat hastanede nasıl sıra beklerlerdi. Yemeklerini nasıl yapardık. Bezlerini bile değiştiremiyorduk!

Kenan antibiyotikle 2 güne toparlandı hayata devam etti ama ben süründüm resmen. Parmak uçlarımda gariplik hissettim. Noktasal şekilde acıyordu, ama dokunduğumda. Baktığımda bir şey görünmüyordu ama ertesi gün Devin'de ve Belinda'da çıkan o kırmızılıklar çıkmaya başladı. Acı veren bir şeydi. Ayaklarımda çıktığında ise çok daha kötü oldu. Yürürken canım acıyordu. Ellerim acıyordu. Boğazım acıyordu. Kızların neler yaşadığını çok iyi anladım o an, ki onlar benden çok daha ağır şekilde geçirdiler özelliklede Devin.

Onca zamandır sayıkladığım tatil yalan oldu. Yılbaşına hazırlık bile yapamadık ve hasta halde girdik.  Hiç bir fotoğrafta çekemedim haliyle. Buraya koyduğum fotoğraflar annem ve babamın telefondan çektiği fotoğraflar. Yeni yıla girerken tek düşündüğüm şey sağlık oldu. Sağlıklı olalım da dedim hep gerisini bir şekilde hallederiz.





Zaman içerisinde atlattık şu garip hastalığı ama şimdi yine kızlar hasta. Belinda boğaz enfeksiyonu geçiriyor ve yine ateşlendi -ateşlenmek normal gelmeye başladı artık- Devin'de orta ateşli-37.6 -38 derece arasında- Uyumuyorlar, yemiyorlar ve bilin bakalım aynı anda ne oluyor? Tabiki diş çıkarıyorlar! Bende artık pek enerji kalmadı zaten.  Yaklaşık 4 aydan fazladır gece uykularım yok, gündüz zaten uyuyacak vakit yok. İşleri yetiştirmeye çalış - ki hiç yetişmiyor. Uyumayan yemeyen çocukla iş mi yetişir değil mi? - Hala içimde bir ümit. Uyuyacağımız ve sağlıklı olacağımız günleri iple çekiyorum. Halimize şükrediyorum yine de. Çok daha kötüsü olabilirdi diye. Yaşadığımız o garip hastalıktan ölen bebekleri okuyunca nasıl şükretmeyeyim. 

Geçtiğimiz sene garip bitti bu sene garip başladı. Sağlık olsun yeterki diye -uykuda olsun ya lütfen- tekrar etmekten başka bir şey diyemiyorum şu sıralar.




Geçte olsa Herkese sağlıklı, mutlu, dolu dolu huzurlu bir hayat diliyorum! Sevgiler!...





Fotograf Çekimi

Devin 5 Aylık!

Çarşamba, Ocak 06, 2016


Benim minik kurabiyem miniklikten çıkıp bebek konumuna iyice gelmeye başladı. Devin'nin karakteri de ortaya çıktı diyebilirim.  Belinda ile benzer yönleri olsa da tamamen Belinda'nın tersi diyebilirim ( en azından şimdilik )

Geçen ayın ortalarında yani Devin 4 buçuk aylıkken ek gıdalara geçiş yaptık. Fakat aniden başgösteren ishal (günde 10 kez kaka yapıyordu ) ek gıdaları kesmeme sebeb oldu.  Fakat sonradan fark ettim ki Devin diş çıkarıyor! Anlayacağınız  5. ay gelişmelerimizin en önemlileri ek gıdalar ve Devin'in minik dişleri oldu. Alerjik reaksiyon sanıp kestiğim ek gıdalar yüzünden çok fazla çeşit tadamadı ama sorun değil. Ne de olsa zamanımız var.

Devin şu ana kadar muz, avokado, tatlı patates, elma, havuç, pirinli kaşık maması ve brokoli denemiş oldu. Ben tedbiri elden bırakmayıp 4 günlük kuralına göre, her bir besini tek bir seferde ve çok az miktarda (bir çay kaşığı kadar bazen biraz fazla) verdim. Elma, havuç ve kaşık mamasından şüpheliyim ama dediğim gibi diş yüzünden kaka durumumuz beni çok yanıltıyor.

Devin'nin diş süreci bir öyle bir böyle. Akşam oldu mu inlemeye, ağlamaya ve uykuya gitmek istememeye başlıyor. Diş jeli çokta fayda etmiyor. Dişin patlayacağı sıralar ise tüm gece uyumuyor. Zaten uyusada dakika başı kaka yaptığından ona uyanıyor ve uykusu kaçıyor. Belinda'da ikinci azı dişlerini çıkardığından (çok zorlu geçiyor) Kenan ile zombi gibiyiz yemin ederim.

Devin artık oturma pozisyonunda durmak istiyor ve otururken inanılmaz mutlu oluyor. Hafif yatsın diyoruz ama asla istemiyor.

Devin 4. aydan beri - belki daha da öncesi- masada bizimle olmak istiyordu. Başlarda onu bumboya oturtup ardından bumboyu masaya koyardım ama masanın üstüne biraz garip oluyordu. Zaten eli kolu hiç durmuyor masada ne varsa deviriyor, tutup kendine çekiyor, ekmekleri alıp ağzına atıyordu. Hoppalasına filan koyduğumda ise bağırmaya başlıyordu tek istediği masada bizimle oturmaktı. Bende ona mama sandalyesi almaya karar verdim ve aldım. İyikide almışım! Devin çok mutlu ayrıca masayı dağıtamıyorda. Ha ha ha!

Devin hala bizimle birlikte yatıyor. Yatağına koymuştum onu gerçi fakat havaların soğumasıyla havalandırmadan gelen soğukluk onun üşümesine sebeb oluyordu. Uyku tulumu da ise yaramıyordu ve yatağını koyabileceğim başka bir yerde olmadığından Devin yeniden bizim yatağa transfer oldu. Yemin ederim doğru dürüst uyuyamıyorum.

Devin'i 4. ayının sonunda uyku eğitime soktum. Her şey güzelde gidiyordu fakat dediğim gibi diş dönemi tüm dengeleri ve eğitimi alt üst etti. Beslenmeside düzene girmeden iyice bozuldu, uykularıda uzuyor derken yine 30 dakikalara düştü. Diş döneminden sonra herşeyin düzene gireceğini umuyorum. Kendi kendine uyumayı da öğrendiği için sanırım gelecekte beni daha kolay bir dönem bekliyor olacak. Ayrıca Belinda'ya göre uykuya daha hızlı geçiş yapıyor ve uykusunda seslere Belinda kadar hassaslık göstermiyor.

Devin çok farklı sesler çıkarmaya başladı. 'ba-ba' 'da-da' gibi iki heceli sesler çıkarıyor ve bize uzun uzuuun bir şeyler anlatıyor. Sanırsınız başından geçenleri anlatıyor. Ha ha ha!

Devin hırslı bir bebek. İstediği şeye ulaşmak için tüm çabayı sarf ediyor. Ulaşamaz ise çığlığı basıyor. Öyle bir çığlık ki bu sesin ondan çıktığına inanamıyor insan! Ulaştı diyelim, istediği şeyi aldı ama biz elinden aldık. İşte o an ya sinir olup çığlık atıyor ya da ağlamaya başlıyor. Şu an çok tatlı geliyor ama ilerisini düşününce yandık diyorum içimden.

Devin tüm herşeye rağmen güleç bir bebek. Gülümsemesi hiç eksik olmuyor. Ağlıyorsa bile iki oyunla hemen gülmeye başlıyor. Fotoğraflar ise muhteşem oluyor! Hep gülümsüyor hep gülümsüyor!

Devin kayıp kilolarını hala toparlamaya çalışıyor. En son kilosu 6 buçuk gibi bir şeydi. Hala aşağı yukarı 1 kilo eksiğimiz var ve ne zaman olması gereken kiloya ulaşır bilmiyorum. Fakat son zamanlar diş yüzünden giden iştahına rağmen tombikleşmeye başladı. 5 aylık olmasına rağmen 6-9 ay kıyafetler ona tam geliyor. Boyunu ise hiç bilmiyorum kaç ama merak ediyorum.

Devin Belinda için çıldırmaya devam ediyor. Belinda da onu çok seviyor. Hep onu öpüyor, onunla peekaboo oyununu oynuyor ve bizim gibi ona 'Devin! Devin!' diyor. Fakat iş bir şey paylaşmaya geldiğinde ikiside kötü ama ne yapalım alışacaklar ve paylaşmayı öğrencekler diye düşünüyorum.

Herkese Sevgiler...




Blogumda bulunan fotoğraflar bana aittir. Yazılı iznim olmadan hiç bir şekilde kullanılamaz.




Popular Posts