Fotograf Çekimi

Devin 9 Aylık!

Cuma, Nisan 29, 2016


Nerden nasıl başlasam acaba? Devin 9. ayına girdiği ilk andan itibaren inanılmaz değişti! Kocaman ama kocaman bir bebek oldu Devin!

Devin artık emekliyor! Bu en büyük değişimimiz. Daha oturuyor mu oturmuyor mu? Niye tam oturamıyor? derken Devin komando misali evin içinde gezmeye başladı. Yatar pozisyondan ve emekleme pozisyonundan oturma pozisyonuna geçebiliyor. Ayrıca tutunup kendini kaldırmaya da başladı.

Devin'nin ön üst dişlerinin patlaması uzun sürdü. Hep beyaz ucunu gördük dişlerinin ve bugün yarın patlar diye bekledik ama bir türlü patlamamıştı fakat 9. ayına 3 diş patlatarak girdi Devin. Evet 3 diş patlattı! 9 aylık Devinin'nin artık 5 dişi var ve şimdilerde yine diş çıkarma sürecine girdi. Belinda da arka arkaya diş çıkardı fakat Devin arka arkaya birden fazla diş çıkarıyor!

Devin'nin yemekleri hala işkence. Kendi yemek istiyor ve hep öyle istedi. Benim sorunum bu değil hatta seviniyorum bile buna - hala Belinda'yı biz beslediğimiz için - fakat bunu henüz tam beceremiyor. Ağzına gidecekelerin hepsi ya da neredeyse tamamı yere dökülüyor ve tam anlamıyla karnını kendi başına doyuramıyor. Kendi yesin kaşıkla biz takviye edelim karnını doyuralım istiyoruz ama kesinlikle kabul etmiyor. Kaşığı kendisi kullanmak istiyor. Eğer onu beslemek için üstelersek yemek yemeği bırakıyor ve masadan kalkmak istiyor. Gündüz aç kalan Devin gece haliyle acıkıyor ve gece süt içmeye devam ediyor.

Devin'nin uyku eğitimi yarım kaldı. Malum 3 diş patlattı ve hem onun için hemde bizim için çok zorlu günlerdi. Artık onu ayakta yürüyerek uyutmuyoruz ve bir sorunu yoksa gece ya da gündüz uykularından uyanmışsa tekrar uykuya dönebiliyor ama hepsi bu. Biraz kucağımızda 'pış pış' ladıktan sonra o daha uyumamışken yatağa yatırıp, poposuna yavaşta vurup 'pış pış' demeye devam ediyoruz ve o da uykuya dalıyor. Neyseki hızlı uykuya geçiyor. Şu ana kadar 4 gün gece kesintisiz uyudu ve geri kalan günlerde ise akşam saat 8 de uykuya dalıyor ve 8:30 gibi uyanıyor tekrar uyutuyoruz ve tekrar uyanıyor tekrar uyutuyoruz ve o tekrar uyanıyor ta ki sabaha kadar :( bunun sebebi ise dişleri, hastalıkları ve büyüme atakları. Bu üçü yoksa mışıl mışıl uyuyor ama hep bir şeyi oldu Devin'nin...

Devin ve Belinda artık birlikte oyun oynamaya başladı! O kadar tatlılar ki! Belinda dikkatsiz ve oynayacağım diye Devin'nin canını acıtabildiğinden hep yanlarındayız ve yalnız bırakmıyoruz. Malum Belinda'da küçük ve ona zarar verip canını acıtacağından bi haber. Devin'nin üstüne binip onu taşımasını isteyip, hadi Devin yürü diyebiliyor ya da bir oyuncağı ona uzatırken suratına oyuncağı çarpabiliyor. Emeklesin ve arkasından gelsin diye Devin otururken onu yere doğru itebiliyor. Kıyamam Devin'de öyle ona bakıyor, gülüyor canı acıdıysa da ağlıyor. Bizde sürekli Belinda'ya daha dikkatli olması ve Devinin canının acıdığını ona anlatmaya çalışıyoruz.

Devin bir çok şey öğrendi ve bir çoğu Belinda sayesinde. Devin hayvanları Belinda'nın dizdiği gibi masaya dizmeye çalışıyor. Her hangi bir şeyi koltuk, sandalye ya da sehpaya koyuyor. Kutunun içinden oyuncakları alıp tekrar kutuya koyuyor, halkaları çubuğa diziyor. Başardığında ise çok mutlu oluyor gülüyor ve bazen kendini alkışlıyor. Evet alkışlıyor, elini kulağına götürüp 'ado' gibi bir şey diyor ayrıca el sallamasını da öğrendi. Şapka ya da çorabını giymeye çalışıyor ve müzik duyduğu anda dans ediyor! Bütün bunları yaparken minicik elleri ve tatlı yüzüyle o kadar şirin ki! Çıldırtacak beni yemin ederim :)

Devin'nin 9 ayı ona daha çok hareket kabiliyeti ve mantık kurma becerlerini getirdi. El becerileri çok kuvvetli. Bir şeyi izleyip ardından aynı şeyi minik elleriyle taklit ediyor. 

Devin hala güleç bir bebek ama önceden olduğu kadar değil. Artık üzgün, şaşkın ve normal ifadeleri de var. Eskiden her daim gülerdi oysaki fakat şimdilerde yerine göre gülüyor :)

İşte minik Devin'nin 9. ayı. Unuttuğum illaki bir şeyler vardır fakat şu an hatırladıklarım bu kadar. Giderek hareketlenen ve yerinde hiç durmayan, sürekli annesine emekleyen minik Devin'nin çekiminden bir kaç kare daha...





Herkese Sevgiler!...


Tarifler

Peynirli Brokolili Muffin!

Pazartesi, Nisan 25, 2016



Herkese merhaba! Uzun bir aradan sonra muffin macerama yeniden başlayabildim! homemadebabyfoodrecipes.com sitesinden bulduğum sebzeli muffine bayıldım ve sizinle paylaşmak istedim.  Kahvaltı ve ara öğünler için güzel bir alternatif. Bebekleriniz içinde uygun bu muffine Devin bayıldı! Deneyin ve kararı siz verin! İste peynirli brokolili muffin tarifi!

Malzemeler

6 adet pişmiş brokoli çiçeği, doğranmış
6 adet cherry domates , doğranmış
1 kap rendelenmiş cheddar peyniri
2 kap un 
3 çay kaşığı kabartma tozu
3/4 kap süt -inek sütü, anne sütü ya da formül süt-
3 yemek kaşığı zeytinyağı
1 yumurta, çırpılmış

Hazırlanışı

Önceden fırını 180 derecede ısıtın. Bir kasenin içerisinde unu, peyniri ve doğranmış brokoliyi karıştırın. 
Ardından doğranmış domatesleri, sütü, zeytinyağı ve yumurtayı ekleyin, iyice karıştırın.
Muffin tepsisini ister yağlayın ya da benim muffin kağıtlarını yerleştirin. 
25-35 dakika kadar üzeri altın rengini alana kadar pişirin. Benimkinin pişmesi çok daha uzun sürdü.



Umarım muffini beğenirsiniz! Düşüncelerinizi paylaşmaktan çekinmeyin. 

Herkese Sevgiler!...

Hayatımı Kolaylaştıran 5 Şey!

Perşembe, Nisan 21, 2016


Evlendim evimin hanımı olmamıştım ama Belinda'dan sonra ev hanımlığına resmi olarak geçiş yaptım. Anne evinde iş güç yapmayan ben, ilk öğrencilik hayatımda ev işi serüvenime başladım. Belinda'nın ardından Devin'nin doğması ile artık tam bir domestik kadın ruhuna girdim. Evin derli toplu olması ve temiz olması konusunda aşırı hassaslığım var. Eğer ev işleri yapılmamışsa ya da yapılamıyorsa sinir krizi geçirmeye başlıyorum. Nasıl bu hale geldim neden bu hale geldim bilmiyorum ama iki küçük bakıma muhtaç ve sürekli hastalanan çocukla, kendi aklımı korumak için -malum dağınık ve pis ev beni delirtmeye birebir - hayatımı kolaylaştıracak şeyler keşfetmeye başladım. Sadece ev içi değil tabi evin dışında da beni rahat edecek şeyleri keşfetmeye başladım ve şu sıralar hayatımı kolaylaştıran 5 şeyi sizinle paylaşmak istedim. İşte benim ilk 5'im!

1. Bugaboo Donkey : Hala İstanbulda yaşıyor olsaydık bu bebek arabasını kullanmam olanaksızdı. Malum kaldırımlar belli. Daracık ya da yok. Fakat burada vazgeçilmezim. Sık sık bu bebek arabası olmasaydı ne yapardım diye düşündüğüm ve yanıtsız kaldığım süper bir icat. Hem kumların içinde, hem karların içinde rahatça ilerleyen bir bebek arabası. Eski bebek arabamızı hatırlıyorum da kumun içinde ilerleyemiyor mecbur taşımak zorunda kalıyorduk. Bu bebek arabası yapboz gibi. Biz duo modelini almıştık. Devin bebekliğini arabanın yatak aparatıyla, 6. ayından sonra da oturak aparatıyla devam etti. Maxi Cosi ve  adaptörüyle araba yolculuklarımıza, Belinda koltuğa oturmak istemediği zamanda, scooter diye kandırdığımız tekerlekli tahta (ha ha ha) ile rahat ettim ve ediyorum. Tek çocuk için kullanacaksak bir oturağı iptal edip arabayı küçültüyoruz. Mama sandalyesi olarak kullanabiliyoruz. Her yere giriyor, çıkıyor. Açıkçası verilen paraya değiyor! Benimde her türlü işimi kolaylaştırıyor!

2. Bosh Çamaşır Kurutma Makinası : Kurutma makinamı çok ama çok seviyorum. O olmasaydı ne yapardım bilmem. Gerçi düşünüyorum da, olmadığı zamanlarda çamaşırlarla ve ütüyle boğuşuyordum evet. Belinda çok kusan bir bebekti ve sürekli üstünü değiştiriyordum. Önlükte taksam bir şekilde koluna ya da pantolonuna, çorabına illa başka yerlere de bulaşıyordu. O kadar çok çamaşır oluyordu ki. Çamaşırları yıka, as, kurumalarını bekle - ki kışın bu bir günü 1 günü bulurdu- sonra hepsini ütüle. Başta güzel güzel yapıyor insan ama sonrası fena. Belinda'ya kıyafet yetişmediğinden bir sürü kıyafet alınmıştı hatırlıyorumda. Çamaşırların temiz havada, güneş eşliğinde kuruması daha sağlıklı ama öyle bir ortamımız yoktu ne yazık ki! Salonda devasa çamaşır askılığımız, zaten o da yetmezdi ve bu yüzden evin her yerine, kapılara, koltuklara kalorifer tepelerine serpiştirilmiş bir sürü kıyafet, çarşaf beni deli ederdi. Bir gün canıma tak etti ve ben kurutma makinası istiyorum dedim. İlk başta büyük tereddütle yaklaştığım kurutma makinamdan şu an hayatta vazgeçmem. Çamaşırların yıkanıp, kuruması ve dolapta yerlerini alması sadece 3 saat sürüyor. Ayrıca ütüleme derdi de yok!

3.Vileda Steam Mop : Çamaşır kurutma makinası için söylediğim ben bunca yıldır niye almamışım lafını buharlı yer temizleyicim içinde söylüyorum. İşimi bu kadar kolaylaştıracağını ve bu kadar memnun kalacağımı bilmiyordum. Bir süredir aklımdaydı buharlı temizleyiciler ama açıkçası çok bir fikrim yoktu nedir ne değildir diye. Kova, su, vileda mop ile temizlikten hiç bir zaman memnun kalmamıştım. O kovadaki sıkma aparatı hiç bir zaman paspastaki suları tam sıkamaz, paspas yerdeki pislikleri hiç bir zaman tam olara temizleyemez. Pislikler bir oraya bir buraya savrulur artık en son ıslak mendille yere eğilip elinizle silersiniz. Kova taşımak ayrı bir dert. Su bazen taşıma esnasında dökülür, çocuklar uyanıksa zaten o suyla oynamak ister. Ayrıca yerleri tam olarak temizleyip temizlemediğiniz konusunda hep bir şüphe içinde kalırsınız. Zor kirler içinde bilek gücüne ihtiyaç vardır. Fakat buharlı temizleyici ile işler bu kadar zor değil. Sopalı buharlı ütü gibi. Hazneye sadece su koyuyorsunuz. Çalıştığında ise elektrikli süpürge ile nasıl yerleri süpürüyorsanız aynı şekilde siliyorsunuz. Hızlı, pratik. Ayrıca tertemiz yapıyor. İnanılmaz memnunum ve bundan sonra asla kova moduna dönmem, asla!

4. Çamaşır Fileleri : Çamaşır fileleri sadece çamaşır yıkarken kullandığım bir şey olmaktan çıktı. Nasıl mı? Şöyle. Malum bütün kışımızı, hatta baharımızı da iki çocuğun hastalıkları ve diş çıkarmalarıyla geçti, geçiyor -şu an ikiside diş patlatıyor ve bende, çocuklarda hasta-. Bu yüzden ev işleri de dahil olmak üzere tüm işlerimiz hep ertelenip durdu. Benim en çok kafama takılan şeylerden biride kızların oyuncaklarıydı. Onları hiç bir şekilde temizleme fırsatım olmuyordu. Peluş oyuncaklar kolay at makinaya yıkansın fakat diğer oyuncaklar? Legolar, banyo oyuncakları, figür oyuncaklar filan? Çamaşır makinasında yıkanır mı acaba diye aklımdan geçer oldu. Yıkanır canım niye yıkanmasın dedim arkasından. Tedbir elden gitmesin aman bir şey olursa Belinda başıma ekşir diye ilk banyo oyuncaklarından başladım. Makinayı en düşük ısıda ve sıktırmasız ayarladım. Oyuncakları filelere doldurdum. Bendeki fileler kalın ayakkabı fileleri olduğundan makinada tak tuk diye ses çıkarmadı. Bebek deterjanı koydum ve çalıştırdım. Banyo oyuncakları makinadan çıktığında gözlerime inanamadım. Pırıl pırıldı! Artık elektronik oyuncaklar dışında tüm oyuncaklar makinada yıkanır oldu. Benimde içim rahat :)

5. Islak Temizlik Mendilleri : İstanbul'da Rossmann sayesinde keşfettiğim mendiller -şu an olayın merkezindeyim - hayatımın vazgeçilmezi oldu. Ahşap yerler için, elektronik cihazlar için, dezenfekte etmek için, cam ve aynalar için son olarakta genel temizlik için olmak üzere çeşit çeşit temizlik mendilerim salonun çekmecesinde yerini almakta. Cama ya da aynaya kızlar elleriye ya da ağızlarıyla kirletti mi? Hemen cam mendiliyle siliyorum. Yemek sonrası her yer battı mı? Hemen ahşap mediliyle yerleri ve mama sandalyelerini, üzerine de, mama sandalyesi için dezenfekte mendillerini kullanıyorum. Pratik olan ve güzel de temizleyen mendillerimi seviyorum ve vazgeçilmezlerim.

Hayatımın ilerleyen dönemlerinde bana neler kolaylık sağlar şu an bilemiyorum ama yeni bir şeyler eklenirse paylaşmayı çok isterim. Peki ya sizin hayatınızı kolaylaştıran şeyleriniz var mı? Var ise nedir paylaşırsanız çok sevinirim! 

Herkese Sevgiler!...

Fotograf Çekimi

Devin 8 Aylık!

Cuma, Nisan 08, 2016


Devin 8 aylık! Düşünüyorum, bakıyorum, görüyorum ama hala inanamıyorum! Bu ayki fotoğraf çekimi çok kötü geçti. Bu dönem Devin hiç olmadığı kadar huysuz ve mutsuz. Fotoğrafını zor çektim çünkü sürekli bana gelmeye çalıştı ve onu kucağıma almam için ağladı. Kıyamam :(

Devin 8. ayına girdiği andan itibaren şaşırtıcı derecede değişti diyebilirim. Karakteri iyice ortaya çıkmaya başladı ve bu sayede 'minik Devin' i iyice tanımaya başladım :)

Devin hala tam olarak oturamıyor. Neden bu bu kadar uzun sürüyor bilmiyorum ama duyduğuma göre normalmiş. Aslında oturuyor ama bir şeye uzanmak istediği anda yerde yatar pozisyonuna geçmiş oluyor. Etrafına yastık koyuyorum bende. Uzun süreli oturup oynadığını da hiç denk gelmedim. 

Devin, onu ellerinden tutup yürüttüğümde inanılmaz mutlu oluyor. Evin içinde o şekilde yürüyoruz bizde. Sevinçten, heyecandan çığlıklar atıyor ve gülüyor. Özellikle Belinda'nın peşinden gidiyorsak, sevinci iki katına çıkıyor!

Devin aynı zamanda emekleme alıştırmaları yapmaya başladı. Dizlerinin ve ellerinin üstüne durup ileri geri sallandığını gördüm. Hala işin çok başında ve tam olarak becerebilmiş değil :)

Devin yemek seçmeye başladı. Öyle basit tatları sevmiyor. Değişik tatları denemeyi çok seviyor ve genellikle farklı bir tatsa yemeğini yiyor. Eğer tabağını ondan uzaklaştırırsak (eline alıp dökmesin diye) yemeğini red ediyor! O tabağı tutacak, ellerini içine sokacak... anca bu şekilde kaşığa ağzını açıyor :) 9. ayına girmesini ve bol bol eline yemek vermeyi çok istiyorum çünkü Devin beslenilmekten hoşlanmıyor! (umarım ileride değişmez)

Devin hala gece beslenmek istiyor. Bazen bir kaç kez! Biliyorum diş dönemleri böyle oluyorlar ama yinede deniyorum fakat gündüz süt içmiyor. Gündüz sütlerini içmemişse bunları gece tamamlıyor. Ya da bir öğününü atlamış, yememişse gece telafi ediyor. Bu bana sadece Belinda'yı hatırlatıyor. Bazen bebekler dişli doğsa diye düşünüyorum :(

Devin'nin uykuları kabus :( kesintisiz gece uykusu uyumuyor. Gece sürekli uyanıyor. Aslında akşam uykusuna yatırdığımızdan yarım saat sonra uyanmalara başlıyor ve gece 12' ye kadar devam ediyor. Sonra sabaha karşı bir kaç kez daha uyanıyor. Bu çok ama çok yorucu. Kesintisiz gece uykusu çok ama çok özledim :(

Devin'nin taklit yeteneği çok iyi. Gözlemliyor ve kısa bir süre sonra hemen o da aynısını yapıyor :) Alkışlamayı, el sallamayı öğrendi, 'ce-eee' yapmayı öğrendi. 'alo?' deyince de elini kulağına götürüyor. Bütün hepsini her söylediğiniz anda yapmıyor. Bilmiyorum neye göre ama kesinlikle Devin isterse bu söylenenlere tepki veriyor :)

Devin bana yapışık! Öyle, böyle değil hemde. Benim dışımda kimsede durmuyor ki Kenan da buna dahil. Yanında durmam da işe yaramıyor. İlla kucağımda duracak. Bu öyle bir şey ki. Bir yerden sonra dayanılmaz oluyor. Zaten Belinda' da bana yapışık. İki kızımda sürekli benden ilgi, alaka ve temas bekliyor. Bu hoş bir şey belki hani beni gerçekten çok seviyorlar. Fakat benim kendime ayıracak zamanım hiç ama hiç kalmıyor. Banyoya Belinda ile, tuvalete Devin ile gidiyorum. Anlayacağınız benim peşimi hiç ama hiç bırakmıyorlar :)

Devin 'da-da' 'ba-ba' gibi sesler çıkarıyor. Bir kez 'anne' dediğini duydum. Ya da  öyle sandım bilemiyorum. Yerde oyun halısında oynarken ben yanından geçtim ve bana bakıp, ağlayıp onu almamı istedi - her zamanki gibi - ben almadım ve o an 'anne' diye bir ses duydum. Sanırım anne dedi :) 

Devin 2 öğle uykusu uyumaya başladı ve uyanık kalma süresi 2-2,3 hatta bazen 3 saati bulmaya başladı. Gerçi 3 saat uyanık kalmışsa çok yorgun düşüyor ama işte inat ediyor uyumuyor. Özellikle de yeni bir ortam içerisindeyse. 

Devin etrafına kolay uyum sağlayan bir bebek. Onunla bir çok şeyi yapabilirsiniz. Her bebek gibi dayanma sınırı var ki bu sınırlar açlık ve uyku tabiki. Eğer bunlar yolunda gidiyorsa altı da temizse, sızlanmaz, ağlamaz ve bulunduğu ortamın tadını çıkarır. Gerçi kış dönemi çok fazla gezip tozmadı ama içimden bir ses çok fazla gezse çok daha mutlu olacak diyor çünkü Devin dışarıda olmayı seviyor. Ne zaman montunu elime alsam biliyor ki onu giyecek ve dışarı çıkacak. İşte o an sevinç çığlıkları atmaya başlıyor. Şapkasını giymekten de nefret ediyor :) 

Herkese Sevgiler!...




Günlük

Paskalya!

Perşembe, Nisan 07, 2016


Paskalyanın üzerinden bir haftadan fazla geçti aslında ve ben her zamanki gibi anca oturup yazabiliyorum. Malum çocuklar hasta ayrıca Devin diş çıkarıyordu ve kafamı kaşıyacak vakit bulamadım. 

Belinda tam paskalya bayramında hasta oldu. Doktorumuz tatildeydi haliyle. Belinda'yı apar topar hastaneye götürdük. 3.5 saat sıra bekledikten sonra nihayet Belinda doktor kontrolünden geçti. O kadar kötü durumdaydı ki, her an uyuklayabiliyordu. Belinda'lık bir durum değildi yani. Çok ateşliydi ve ateş düşürücüler işe yaramıyordu. Geçer diye düşündük ama geçmedi hatta daha kötüye gitti. Doktor antibiyotik verdi ve 3 ayda bu 3. antibiyotiği oldu. Çok huysuz ve mutsuzdu. Bende paskalya için bir şeyler hazırlamıştım ve açıkçası keyfi olur mu olmaz mı bilemedim. Evde durmaktan çok sıkıldığını biliyordum ve onun için aktivite olsun bir şeyler yapalım istiyordum. Her anne gibi çocuğum mutlu olsun istiyordum. Devin'de çok hastaydı ve aynı anda 3 diş patlattı. Zaten Devin her diş döneminde çok hasta oluyor neden oluyor anlamadım gitti.

Akşam uyuduklarında, bende salonda işe koyuldum. Kara tahtamıza bir kaç şey karaladım. Aldığım hayvan figürlerini tek tek paketledim. Renkli yumurtaları ve stickerları da bir kenara koydum. Çok ama çok yorgundum ama isteğim sabah kalktığında Belinda'nın hediyelerini tek tek bulmasını ve kahvaltı hazırlanırken onları açıp hem oyalanmasını hem de mutlu olmasını istiyordum.


Sabah Belinda ağlayarak uyandı. Belinda hasta ise hep ağlayarak uyanır. Antibiyotiğin 3. günüydü ama demek ki hala kendini kötü hissediyor diye düşündüm. Bir yandan da keyfi belki oynayacağımız oyunla yerine gelir dedim. İlk çantayı beğenmedi. Mavi olanı değil pembeyi tutacakmış. Başta tam anlamadı ne yapacağını fakat daha sonra olayı çözdü ve geri kalan minik hediye paketlerini kendisi buldu. Sonuç; başta huysuzdu ve istemedi ama sonradan yaptığımız şeyden zevk aldı ve yüzü yavaş yavaş gülümsemeye başladı. Benim istediğimde buydu zaten yüzünün gülmesi!





Bütün paketleri topladı ve hepsini açmak için masaya oturdu. Aldığım tüm hayvan figürlerini çok sevdi - ki Belinda bu tarz figürlerin hastası - . Bazılarını -iki tane olanları - Devin ile paylaştı ha ha ha! İlk başta anlamamıştım ama fark ettiğimde baya güldüm ona. 









Kahvaltıdan sonra unutmuş olduğum yumurtalar aklıma geldi ve hemen çıkardım Belinda'nın önüne. Aslında yumurtaları birlikte boyamak isterdim onunla ama çok huysuz olduğundan gözüm kesmedi. Olurda beceremez ya da istediği olmaz filan basar çığlığı ağlar, kendinide benide mutsuz eder diye. Bu yüzden renkli yumurtaların üstüne sticker yapıştırdık ki inanılmaz zevk aldı. Sonra o stickerlar evin her yerine yapıştı, başıma bela oldu :) Devin tüm olan biteni sandalyesinde oturarak seyretti. Önümüzdeki sene artık o da katılır bize.






Daha sonra dışarı çıktık. Biraz yürüyüş yapıp, biraz müzik dinledikten sonra Belinda'nın seçtiği yere oturarak yemeğimizi yedik.




Zorlu başlayan gün keyifli bitti. Belinda'nın artık hasta olmamasını diliyerek yatağıma kıvrılıp gözlerimi kapadım. 

Herkese iyi geceler ve sonsuz sevgiler!...



Blogumda bulunan fotoğraflar bana aittir. Yazılı iznim olmadan hiç bir şekilde kullanılamaz.




Popular Posts