Prenzlauer Berg'te Bir Gün!

Cumartesi, Haziran 18, 2016


Prenzlauer Berg'in benim için özel bir anlamı var. Belin'e ilk taşındığımızda bir kaç gün konakladığımız ve Belinda'nın kumlarla dolu parkta oynadığı ilk yer. 

Havanın güzel olmasını fırsat bilip uzun zamandır gitmediğimiz Prenzlauer Berg'te bulunan bit pazarına annemle babamı götürmeye karar verdik. Bizde uzun zamandır gitmemiştik ve açıkçası orayı özlemiştim. Prenzlauer Berg'e ne zaman gitsek anılarım canlanıyor. Belinda 1.5 yaşındaydı ve ben Devin'e hamileydim. Zaman hızlı akıyor değil mi? :)

Oraya ilk vardığımızda ilk bit pazarına gittik. Daha önce tamamını gezmemiştim. Bu sefer fark ettim ki baya büyük bir pazarmış. Pazara ilk girdiğimizde legoları fark ettim. Belinda hayvanları çok sevdiğinden sürekli kendisinde olmayan lego hayvanları istiyordu ama iki üç hayvan için büyük bir kutu lego almak zorunda kalıyorduk. Oradaki tezgahta ise tek tek havanları sattığından bunun süper bir fikir olduğunu düşünüp bir kaç tane hayvan almaya karar verdim fakat bir kaç hayvan almak istemem bir kaç taneyle kalmadı tam 11 tane farklı hayvan alıvermiş olduk! Belinda bu duruma çok ama çok sevindi ve hayvanların dolu olduğu poşeti elinden hiç bırakmadı ve bir an önce onları çıkarıp oynamak istedi. Düşürüp kaybetmesini istemediğimden bebek arabasında değilde bir yere oturup bir şeyler yediğimizde poşetten hayvanları çıkarmasını istedim. Bu isteğimize çokta uymasa da pek karışmadım ama sürekli hayvanlarını düşürüp düşürmediğini kontrol ettim :)

Gezintimiz boyunca çok fazla fotoğraf çekemedim çünkü kalabalık pazar yolunda iki kişilik bebek arabasını zapt etmeye çalışıyordum. 

Pazarı biraz gezdikten sonra karnımız acıktığından bir şeyler yemek için bir yer aramaya koyulduk. Her yer çok kalabalıktı ve oturacak yer yoktu. En sonunda oturabileceğimiz bir yer bulduk ve şansa bak! Prenzlauer Berg' te kaldığımız o dönemde sürekli gittiğimiz İtalyan restoranıydı burası. Kısa bir duygusal an yaşadıktan sonra yemeklerinin çok lezzetli olduğunu da hatırlayarak bu işe acayip sevinmiştim.






Bir şeyler yedikten sonra -ki bizim iki maymun pek bir şey yemedi- kalkıp biraz etrafta yürüyüş yaptık. Dondurmaları güzel görünen Kauf Dich Glücklich'te  dondurma ve waffle yedik. -hiç birinin fotoğrafını çekmemişim :(  Dondurması ve waffle ı harikaydı.

Yorgun düşen Belinda ve Devin'i uyutmak için Kenan ile daha sakin sokaklara yöneldik.  O sırada annemle babam tekrar bit pazarına gittiler. İlk girdiğimizde çok fazla gezememiştik. O yüzden kızları uyuttuktan sonra Kenan'la yeniden bit pazarına gidip gezmeye karar verdik. 

Bebek arabasını engebeli ve kalabalık pazar yollarında hareket ettirmek gerçekten zordu ama kıyısından köşesinden  pazarı gezmeyi başardık. Çok güzel şeyler görsemde ihtiyacım olmayan hiç bir şeyi almayacağıma kendi kendime söz verdim ki bu benim için her zaman işe yarar. 

Uzun zamandan beri duvarlarımı fotoğraflarımızla doldurmak istediğimden bit pazarında sadece çerçevelere, tablolara ve duvar süslerine baktım. Bir tane metal çerçeveli arkası ve önü cam olan fotoğraf çerçevesi buldum. Fiyatı 5 euroydu. Bu bana inanılmaz uygun geldi çünkü dükkanlarda o tarz çerçevelerin en küçük boyutunun fiyatı 15 eurodan başlıyordu ve benim bulduğum baya büyük bir çerçeveydi. Her ne kadar o an sıklıkla bit pazarlarına gidip çerçeve bakıp almalıyım desemde bu isteğimi gerçekleştiremedim. Hep bir şeylerle meşgul olduk ve pazarlara pek uğrayamadık. Tabi benim duvarlara fotoğraf asma projemde hep askıda kaldı. İstiyorum ki bir çok şey biriktireyim ve duvara asarken belirli bir düzenle asayım ama o biriktirme işi 3-5 şeyle sınırlı kaldı.



Bit pazarından çıkıp yanında bulunan Mauerpark'a geçtik. Bütün gün yürümekten ayaklarımız ağrıyordu ve çok yorulmuştuk. O sırada Devin uyanmıştı fakat Belinda uyumaya devam ediyordu. 
Etraf oldukça kalabalıktı. Sokak sanatçıları, müzisyenleri her yerdeydi. Mangal yapanlar, muhabbet edenler, dans edenler, bira içenler... Devin müziği duyduğu andan itibaren hemen dans etmeye başladı. Eline yemesi için bir şeyler verdim ve örtümüz olmadığından montumuzu yere serdim. Devini montumuzun üzerine oturttum ve hem eline verdiğimi yedi hem de dans etti. Dans ederken o kadar tatlı oluyor ki! Belinda hiç böyle dans etmezdi fakat Devin ufacık bir ritim duysun hemen dans etmeye başlıyor  :)




Bir süre sonra Belinda' da uyandı ama pek keyifli kalkmadı. Bir süre onu sakinleştirmek için uğraştım ve sakinleştiğinde ise onunda eline yemesi için bir şeyler verdim. Çimlerde oturup annemle babamın gelmesini müzik dinleyerek bekledik. Nihayet geldiklerinde ise eve dönüş için tramvaya yöneldik. 

Belinda etrafta oyuncaklarını satan çocukların tezgahlarına gidip bir şeyler istesede bir şekilde onu vazgeçirmek zorunda kaldık. O kadar çok şey alınmıştı ki ona! Dedesi ve anneannesi pek şımartıyorlar ki onu sormayın :)

Yolda ilerlerken Belinda dondurmacının önünde bulunan küçük bankı farkedip durdu. Bankın üzerinde hayvanlar vardı ve tamda Belinda'lık bir şeydi. Devin zaten ablasının izinde olduğundan o da banka yöneldi. İkiside banka oturup hayvanları incelediler. O kadar çok tatlı görünüyorlardı ki bankın üzerinde! Bu gibi durumlarda ' o banktan almak lazım ne güzelmiş ' diye düşünüyor insan ama hayır banka ihtiyacımız tabiki de yok! 



Berlin'e uğrayıpta hani olurda vaktiniz olursa  görmeniz gereken yerlerden biridir Prenzlauer Berg. Zamanında çok arayıpta ev bulamadığımız bir semt. Çocuk nüfusunun en yoğun olduğu, sokakları daha temiz ve insanların daha zengin görünümlü olduğu, Cafeleri, kitapçıları, kültür sanat aktivitelerinin bolca olduğu güzel bir semt. Bit pazarlarını seviyorsanız eğer Flohmarkt im Mauerpark 'a uğramayı unutmayın! Karaoke sevenler için Mauerpark'ta düzenlenen açık hava karaoke günlerini kaçırmayın derim. Biz hiç katılmadık ama duyduğuma  göre çok eğlenceliymiş!

Herkese Sevgiler!...

You Might Also Like

0 yorum

Blogumda bulunan fotoğraflar bana aittir. Yazılı iznim olmadan hiç bir şekilde kullanılamaz.




Popular Posts