Aile Gezisi Rota : Zoo Berlin!

Salı, Mart 07, 2017



Son 1 bucuk aydan beri derinleşen depresif durumum hayatımı devam etmemde bana zorluk çıkarıyordu. Bu konu başlı başına bir yazı konusu aslında. Yazıp yazmamak arasında gidip geldim sürekli ve hala bir karar vermiş değilim. Herneyse.

Annem ve babamın yanımıza gelmesi, havanın 16 derece olması, yaptığım ufak bir alışveriş keyfimi büyük ölçüde yerine getirmişti.  Hayvanat bahçesine gitmeye karar verdiğimizde hemen fotoğraf makinamı hazırladım, giyindim. Fotoğraf çekmeyeli neredeyse 1 ay olmuştu ve ben fotoğraf çekmeyi çok özlemiştim. Biliyordum ki fotoğraf çekmek beni daha da mutlu edecekti.

Hayvanat bahçesine vardığımızda uzun bir bilet kuyruğu bizi bekliyordu. Yine aynı hatayı yapmış online bilet almayı unutmuştuk ve uzun kuyruğu beklemek zorunda kalmıştık. Neyseki hava çok sıcaktı ve ben pozitiflikten ölecektim :) Bir gece önce uyuyamamış olmak, deli gibi yorgun olmak bile umrumda değildi. 

Kenan bir kuyruğa annem başka bir kuyruğa girdi. Devin çoktan uykuya dalmış uyuyor, Belinda ise arabasında oturuyordu. Bende bir kıyıda bekliyordum. Tam o sırada makinamı çantamdan çıkartım ve ayarlarını yapmaya başladım fakat o da ne. Tuhaf bir şekilde makinam fotoğraf çekmiyor, hata veriyordu. En son kullandığımda hiç bir sorunu yoktu ve o zamandan bu zamana kadar da makinam ne düşmüş ne de bir yere çarpmıştı. Çok şaşkındım. Fotoğraf makinam bozulmuştu ve bir tane bile fotoğraf çekemiyor, çekmek istediğimde ekranda hep aynı hata kodunu görüyordum.. Aklıma internetten hata kodunu araştırmak geldi. İyikide araştırmışım. Önerilen şeyi yaptığımda makinam fotoğraf çekmeye başladı fakat f değeriyle oynadığım anda yine hata veriyordu. Buna bile sevindim o an. F değeriyle oynayamayacaktım ama en azından fotoğraf çekebilecektim. 



İlk 2015 yılında gitmiştik Zoo Berlin'e. Belinda minicikti ve Devin yeni doğmuştu. Hayvanat bahçesini tam gezememiştik. Bu sefer bunu başabiliriz diye düşünsemde pek mümkün olmadı. Gerçi daha önce görmediğimiz bazı yerleri ve bazı hayvanları gördük ki bu da bir şey. Fakat hala hayvanat bahçesinin gezemediğimiz yerleri var. Bir daha ki sefere artık değil mi :)


Hayvanat bahçesine girdiğimiz anda Belinda hemen girişte bulunan filin ve zürafanın yanına koştu. Devin bu sırada uyuduğundan ne fili ne de zürafayı göremedi. Belinda o kadar hızlı bir şekilde havanlara bakıyordu ki. Açıkçası biraz inceler diye düşünmüştüm fakat sırayla görmek istediği hayvanları söylüyor ve koşturmaya başlıyordu. Belki çok heyecanlıydı ve bu yüzden sabırsızdı bilemiyorum ama kesinlikle çok ama çok mutluydu. Maymunları görmek istediğini söylediğinde maymunların bulunduğu alana doğru yürümeye başladık bizde. O sırada bir kaç fotoğraf çekmek isteğim nedeniyle biraz arkada kaldım. Belinda'nın yanına gittiğimde maymunlara bakıyor olacağını düşünmüştüm fakat Belinda çocuklar oynasın diye konulduğunu düşündüğüm iki ağaç gövdesinin üzerine tırmanmakla meşguldü. Belinda tırmanmayı çok ama çok seviyor. Bu yüzden o ağaçlara tırmanırken inanılmaz mutlu gözüküyordu. Tam o sırada Devin'e uykusundan uyanmış ablasının yanına gidip oynamak için sabırsızlanmaya başlamıştı. Devin'i arabasından kucağıma alıp ilk maymunları gösterdim. Şaşkındı haliyle. Uykusundan yeni uyanmış ve maymunlara bakıyordu. Sürekli 'başka?başka maymun?' diye sormaya başladı. Bende ne kadar maymun çeşidi varsa sırayla ona göstermeye başladım. Hepsini gezdikten sonra Belinda'nın yanına ağaç gövdelerinin bulunduğu alana gittik. Devin heyecanlı heyecanlı ablasının peşine koşturmaya başladı. Bir yandan da o da ağaçlara tırmanmaya çalışıyor ama beceremiyordu. Kucağımıza alıp ağaca çıkardığımız zamanda korktu :) 












Kızları ağaçların bulunduğu alandan koparmak bir hayli güç oldu. Acıkmıştık ve bir şeyler yemek zorundaydık. Önceki gidişimizden bildiğimiz yemek alanına gitmeye karar verdik fakat oraya vardığımızda yine upuzun bir kuyrukla karşılaştık. Belinda patates kızartması istiyordu ve görebildiğim kadarıyla orada patates kızartması satılmıyordu.  Emin olmak için sormak istedim. Sonuçta satmadıkları bir şey için upuzun bir kuyruğu beklemek istemiyordum. İyikide sormuşum. Tahmin ettiğim gibi sosisli dışında yiyecek bir şey satılmıyordu. Başka bir yer tarif etti ve orada satıldığını söyledi. Bu hayvanat bahçesinin girişinin olduğu taraftaydı. O kadar çok acıkmıştık ki hızlıca tüm yolu geri döndük ve büyük bir restoranla karşılaştık. Daha önce hayvanat bahçesinin bu kısmına gelmemiştik. Restoranın hemen önünde kocaman bir park vardı. Çok şaşırmıştım ve bir yandan da sevinmiştim. Kızlar yemeği unutup parkta oynamak için parkın içine daldılar. Babamda ben gidip yiyecekleri alıp geleyim dedi. Sonuçta patates kızartması alacaktı. Annem Devin ile Kenan da Belinda ile oynuyordu. Çok yorgundum ve oturmak istedim. Oturacak yer bulmaya çalışırken restoranın önüne kadar geldim. Tam o sırada boşalan bir masa gördüm. Park ve restoran tıklım tıklım dolu olduğundan boşalan masayı gördüğüm anda bu fırsatı kaçırmamam gerektiğini hissettim. İyikide hislerimin peşinden gitmişim. Bebek arabasını koyabileceğim bir alan vardı. Arabayı oraya koyup masaya oturdum. Şanslıydık ki masada bir de Devin için mama sandalyesi de vardı.

O an o restoranda da upuzun bir kuyruk olduğunu fark ettim. Ardından kuyrukta babamı gördüm. Herkesi tek tek arayıp masa bulduğumu ve oturduğu söyledikten sonra beklemeye başladım. O kadar yorgundum ki bu yüzden fotoğraf makinamı çıkarıp parkın fotoğraflarını çekmeyi unutmuşum. Hatta yediğimiz o muhteşem yemeği ve hayvanat bahçesinin hatıra para makinasını ve paraları da!

Şunu söyleyebilirim ki hayatımda yediğim en güzel patates kızartmasını ve nugget ını yedim orda. Yolunuz Zoo Berlin'e düşerse eğer kesinlikle yemelisiniz benden söylemesi. O kadar lezzetliydiler ki hala tadı damağımızda. İçtiğim meyveli bira tüm önyargıma rağmen  beni şaşırtarak favorilerimin arasında yerini aldı. 















Akşam olupta güneş yavaş yavaş batmaya başladığında artık bizimde eve dönme vaktimiz gelmişti. Bütün gün sıcak bir havada açık havanın keyfini çıkardık. Çocuklar tüm gün hem hayvanları gördü hem de parkta oyun oynadılar. Devin su aygırlarından biraz korksa da genel olarak o da tüm hayvanlara meraklı meraklı seyretti. Muhteşem yemekleri ise ayrı bir bonustu. Sırf yemek yemek için bile gidebilirim. Ha ha ha!  Tabi birde su aygırlarını görmek için. İlk kez bu kadar yakından görme şansım oldu ve baya etkilendim doğrusu. Birde aslandan. Çok yakınındaydık ve kükrediğinde geri çekilme güdüsüyle bulunduğum yerden arkalara doğru nasıl kaydım bilemedim. Belinda kucağımdaydı ve o an göz göze geldik. O anı hiç unutmayacağım :)

Dolu dolu keyifli bir gün ardından yorulmuş bir şekilde eve doğru yol aldık. Bir sonraki seferi iple çekiyorum. Sanırım her ziyaretimiz kızların yaşlarına göre farklı deneyimlerle geçecek ki en güzeli de bu değil mi zaten.  Belki görmediğimiz yerleri keşfedeceğiz. 

Seviyorum seni Zoo Berlin! Yazın pandayı görmek için mutlaka gelmeye çalışıcağız. Ha ha ha! Haberin olsun :)

Umarım sizinde hafta sonunuz güzel geçmiştir. 

Herkese Sevgiler!...


You Might Also Like

0 yorum

Blogumda bulunan fotoğraflar bana aittir. Yazılı iznim olmadan hiç bir şekilde kullanılamaz.




Popular Posts