Ben Kimim?

Salı, Nisan 23, 2013


Ben Bir Ülke İki Şehir Değiştirmiş Biriyim

1982 yılında Almanya/Duisburg'da  doğdum. Almanya'dan Türkiye'ye kesin dönüş yapan ailem İzmir'e  yerleşmiş. İzmir benim çocukluğumun geçtiği bir yer. İlkokul ikinci sınıfa giderken İstanbul'a taşındık.

İzmir'den sonra İstanbul'u hiç sevmemiştim. İnsanları bana o zamanlar uzaylı gibi gelmişti ve benim bu şehre alışmam çok uzun yıllarımı aldı. Bunun en büyük sebeblerinden biri sanırım komşuluk-insan ilişkileri idi. Orda alışkın olduğum şeyleri çok özlemiştim. Tanımasan bile çatkapı misafir olmalar, kırk yıldır tanışıyormuş gibi ayak üstü muhabbetler, insanların yeni taşınmış açtırlar diye düşünüp size bir tepsi dolusu yiyecek içecek taşıması, mahallede birbirini tanımayanın olmaması ve dostluk ilişkileri...Hatta öğretmen öğrenci ilişkileri...Sıcak, samimi ve gerçek ilişkiler. Hani şu eskilerin nerde o eski komşuluk ilişkileri diye içlerini çektikleri anlar vardır ya ben onların hepsini yaşıyordum orda.
İstanbul'a geldiğimizde bırakın mahalleyi, alt komşu üst komşuyu tanımıyordu. Kimse kimseye selam vermiyordu. Selamı bırakın göz göze geleceğiz diye sanki ödleri kopuyordu insanların. Garip bir negatif enerji tüm etrafı sarmalamış en ufak bir şey olsa patlamaya hazır stres topu insanlar bütün şehri kaplamışlardı. O yaşta bunu ilk ayak bastığım anda hissetmiştim ve anneme aylarca süren İzmir'e geri dönelim ağlamalarım başlamıştı.

İstanbul hala yaşadığım şehir bu arada. Garip ama hala bu şehirden ayrılmadım. Bir gün elbet ayrılmanın da sırası gelecek diye bekliyorum sessizce.

Ben Fotoğrafçıyım

Çocukluğumdan beri çok şeyle uğraştım.Anaokuluna giderken TRT1 de (sadece o vardı) Kemal Sunal ve Gülşahın oynadığı filmi izlediğim zaman sinemanın içinde olmak istediğimi hatırlıyorum. Hayatım boyunca sinema, radyo, fotoğraf, moda ayrıca resim, tasarım, senaryo, müzik gibi bir çok şeyle uğraştım. Çok yönlü olmak bir anlamda iyi değil özellikle de bir tanesi daha ağır basmıyor ise.
Üniversite de bölümüm Radyo-Tv- Sinema 'ydı ama bu bile o kariyerde kalmamı sağlamadı.
Durum böyle olunca sürekli meslek/kariyer alanımda ne yöne gideceğim konusunda fikrim değişip durdu. Bende ya iş değiştirdim ya da serbest çalışarak pek bir yere bağlı olarak kalmadım. Fotoğraf çektim, kısa film çektim (10 tane kadar), senaryolar yazdım, kolaj yaptım, resim yaptım, şarkı söyledim, grafik tasarımla uğraştım, festivallerde çalıştım, tekrar fotoğrafla uğraştım, yine resim yaptım, sonra el yapımı kartlar, kavonazlar... Bu böyle çok uzayacak o yüzden burada keseceğim...

Yaklaşık bir altı ay önce nihayet karar verdim. Fotoğrafçılık benim kariyerim olacaktı.  Uzun sürdü karar aşamam ama en sonunda oldu ya bu da bir şeydi. Şu an Fotoğrafçı sıfatıyla takılıyorum etrafta. Kendimi geliştirmek, yeni şeyler öğrenmek, ilerlemek, mesleğimde başarılı olmak ve daha ileriye götürmek için adımlar atma telaşındayım şu sıralar ve ömür boyu da bu şekilde devam etmek istiyorum elimden geldiğince...

Ben Anne Adayıyım

17 hafta önce başlayan inişli çıkışlı annelik maratonundayım. İnişli çıkışlı dememin sebebi ise ilk aylarda bazı sıkıntılar geçirmiş olmamdır.
Bunlardan biri tiroidimin yüksek çıkması sonucunda yapılan ultrasonda sağ tiroidimde bir kütle bulunması. Kütlenin katı görünümde olduğunu ve biyopsinin gerekli olduğunu söylediler. Bu katılık kanser belirtisi olabilirmiş. Bu durumda önemli olanın ben olduğumu, gerekirse bebeği alacaklarını söylediler. Ben hassas ve düşünüp düşünüp kafaya takan bir insanım. Durum böyle olunca benim için kabus dolu günler başlamış oldu. Fazla üzülmeyeyim diye bebeğimle bağ kurmamaya çalıştım. Aslında bunu bilinçli bir şekilde yapmadım. Zaman geçince o zamanki anlam veremediğim davranışlarımın arkasında bu düşüncenin yattığını keşfettim.
Tam dört kez boğazımdan batırılıp çıkarılan iğne deneyimimde ayrı bir travmaydı benim için...
Sonuç ise yok.  Sürekli izlenecek bir hasta oldum çıktım. O yüzden ne sevinebildim ne de üzülebildim. Belirsizlik kötü bir şey ama kötü bir sonuç çıkmasından daha iyi diyerek şu anki durumuma şükrediyorum.

Bir diğeri ise kanama yaşamamdı. Tabi çok korktum. Apar topar hastaneye gittim. Neyseki tek olarak kaldı ve bebekte herhangi bir terslik bulunamadı. İçim rahatlamıştı rahatlamasına ama her an her şeyden ödüm patlar olmuştu. Riskli zamanlarımı bir an önce geçirmek ve bebeğimi kucağıma alıp acaba'larımdan kurtulmak istiyordum.

Şu sıralar daha rahatım ve bu sayede anı kalması dileğiyle bu blogu açtım.

Ben üç ana başlıktan oluşmuyorum tabi ki ama günlüğüme bir an önce başlamak isteğimden dolayı bu yazımı burda sonlandırmak istiyorum.

İlkler her zaman daha heyecanlı olur deği mi?


You Might Also Like

0 yorum

Blogumda bulunan fotoğraflar bana aittir. Yazılı iznim olmadan hiç bir şekilde kullanılamaz.




Popular Posts