Berlin'e Yolculuk!

Salı, Mayıs 05, 2015






Ah ah o tren yolculuğu!...

2008 yılına kadar uçağa binebilen ben, 2008 yılında birdenbire uçakta panik atak geçirince, o gündür bu gündür uçağa binemez oldum. Bu durumu da o zamandan bu zamana kadar yenemedim. Bir kez girişimde bulundum fakat pek iyi sonuçlanmayınca, bir daha cesaret edemedim. Durum bu olunca, sadece kendime değil, ailemede eziyet çektirmeyi de böylelikle başlatmış oldum. 


İstanbul'dan Berlin'e taşınma maceramız 30 saatten 36 saate çıkan tren sefamız ile (hatırlamak istemiyorum ) ve ne kadar sürdüğünü hatırlamadığım araba yolculuğumuz ile son buldu.


Hayatımda sadece 3 kez tren yolculuğu yapmış biri olarak hiç birinden zevk almış biri değildim. Yataklı tren rahattır diye düşündüğümüz yolculuğun aslında hiç rahat olmadığı, kendimizi tam bir mülteci gibi hissettiğmiz, şu an bize 'rüya gibi değil mi, sanki hiç orda değildik ' dedirten ki iyikide öyle dedirtten üç günlük kabus dolu yolculuğumuz sona erdi diye çok mutluyum!



Gecenin bir vakti pasaport kontrolü diye kapımız, ışığımız açılır. Ben aman Belinda uyanmasın diye triplere girerim. Uykumuz bölünür, rahatsız yatakta (kırıktı) devrilmemeye calışarak uyumaya çalışırım. Peh! Ne mümkün! Belinda düşer mi korkusuyla da uyuyamadık. Bir kez düşüyordu ki havada yakaladım. Sonrasında Kenan yanında tıkış pıkış yatmak zounda kaldı.  Malum ben 8 aylık hamile olarak yanına tıkışıp pıkışamadım. Tuvaletlerde biberon, kaşık, tabak yıkadık. Ben bir de bunun için çocuk mikrop kapar mı diye triplere girdim...


Hiç mi güzel bir şey yoktu diye sorarsanız eğer şunu diyebilirim ki 1 çorbası güzeldi 2 tuvaletler temizdi. Hepsi bu!

30 saatten 36 saate çıkan (neden çıktı anlamış değilim) tren yolculuğumuz sona erdiğinde kayınpederim bizi Villach'ta karşıladı ve Berlin araba yolculuğumuz böylece başlamış oldu.  Tam Berlin'e varmamıza az kalmıştı ki, benzinimizin, ardından da akünün bitmesiyle ufak bir macera yaşadık. Neyseki Türk'ler yardım etti de yolculuğumuza kaldığımız yerden devam ettik ha ha ha!



Belinda tüm tren ve araba yolculuğu boyunca, uyumadığı her dakika Peppa seyrederek geçirdi. Peppa olmasa biz ne yapardık bilmiyorum. Açıkçası ben yolculuktan inanılmaz sıkıldım ve inanılmaz yoruldum. Açık havayı da bir o kadar özledim. Ne uyuyabildim ne doğru düzgün yemek yiyebildim. Tüm her şeye rağmen üstelik bir de diş çıkarmaya devam eden Belinda, bizi çok şaşırttı. Tamam çok sıkıldı ve yolculuğumuzun sonlarına doğru baya delirdi ama haklı yani çocuk. 






Tüm o seslere ve gürültülere rağmen uyumasını sürdüren Belinda, Berlin'e vardığımız gün kendini Berlin'in kumlu parklarında bulduğunda ise keyfine diyecek yoktu! Eminim ki burayı çok sevecek. Zaten her şey çocuklarımız için değil mi?





You Might Also Like

0 yorum

Blogumda bulunan fotoğraflar bana aittir. Yazılı iznim olmadan hiç bir şekilde kullanılamaz.




Popular Posts