Laterne - Flohmarkt ve daha Fazlası!

Çarşamba, Aralık 14, 2016


Herkese merhaba! Yine tam gaz yazılarıma devam edeceğim derken aniden başlayan ve her geçen gün hem artarak hemde yeni hastalıkları da beraberinde getirerek beni tümden çökerten ve büyük bir ihtimalle benden geçtiğini tahmin ettiğim Belinda'nında orta kulak ve boğaz enfeksiyonu geçirmesinden dolayı uzun bir ara vermiş oldum. Tabi bu kadarla bitmedi. Tam ben düzeliyorum Belinda düzeliyor derken Devin aniden ateşlendi. Neyseki Devin için antibiyotik kullanmak zorunda kalmadık fakat 39-40 derecede gezinen yüksek ateşi beni çok ama çok endişelendirdi. Neden bilmiyorum ama Devin her diş çıkarma dönemi ateşleniyor ve çok hasta oluyor. Peki ne oldu dersiniz. Devin'nin ateşlenmesiyle uğraşırken ben aniden hastalandım. Ne olduğunu anlayamadığım üşüme, titreme, iştah kaybı (hiç bir şey yiyemiyordum) aşırı yorgunluk ve ağır basan uykuyla boğuştum. Neyseki iki güne ilaçlarla terleyerek kendimi toparladım. Bu esnada Devin'nin 5 gün süren yüksek ateşi de nihayet normale döndü. Fakat bununla bitmedi. Bugünde Belinda'nın okulundan aradılar ve Belinda'nın ateşlendiğini söylediler. Koşarak okula gittim ve zavallı Belinda baygın bir halde etrafına bakıp duruyordu. Kenan'da yok ve hafta başından beri diş çıkaran bir bebekle uğraşırken şimdide ateşli bir çocukla baş başayım. Yeni hastalıktan çıkmanın yorgunluğu arasında hem minik kurabiyelerimin sağlıklarını düşünürken aynı zamanda da blogumu düşünerek geçirdim. Bu blog yazımı da sanırım tam bir ay önce yazacaktım! 17 gün süren antibiyotik tedavisi ve bir kaç yan tedavinin ve Belinda'nın da 1 hafta süren antibiyotik tedavisinden sonra (umarım şu anki ateşi için antibiyotik gerekmez) en sonunda yazımı yazıyorum. Ne diyeyim umarım uzun bir süre  hatta mümkünse hiç hasta olmayız :)


Annem Geldi! - En Sonunda Kuaföre Gittim - Belinda'nın Okulunda Fener Yapımı

Uzun soluklu bol aktiviteli haftamıza annemin gelmesiyle başladık. Hasta olmam beni her adımımda çok ama çok yorsada bir şekilde her şeyi yerine getirebilmiş olmaktan mutluluk duydum. 

Annemin geldiği gün aynı zamanda kuaföre gittiğim gündü. Bayadır gidicem gideyim derken en sonunda saçlarımı kestirip boyatabildim. Kuaförden çıkar çıkmaz eve gittim ve Devin'i hazırladım. Kısa bir süre sonra da annem geldi! O kadar çok özlemişim ki! Fakat hasret giderecek vaktimiz yoktu. Hemen taksiye binip Belinda'nın okuluna fener yapmaya gitmemiz gerekiyordu. 

Taksiye bindiğimizde Devin çok komikti. Her seferinde annem ve babamı uzun bir aradan sonra ilk kez gördüğünde çok ama çok utanıyor, kafasını öne eğiyor ve çaktırmadan bakmaya çalışıyor. Annem ona güldüğünde ise gülüyor ama aynı zamanda gülmemeye çalışıyor. O kadar komik oluyor ki anlatamam :) 


Okul yolu boyunca anneme alışmaya çalışan Devin okula geldiğimizde anneme nihayet normal davranmaya başladı. Okula girdiğimizde Belinda annemi gördüğünde inanılmaz mutlu oldu. İlk beni gördü ve 'aa anne!' derken anneannesini gördüğünde benim pabucum dama atıldı :) Beni hemen masaya oturttan öğretmen önüme fener malzemelerini koydu. Bir çok aile fenerlerini bitirmek üzereydi bile. Kendimi çok geç kalmış hissetsem de aslında geç kalmamıştım. Ben feneri bitirdiğimde bir çok  aile yeni geliyordu. Fakat ilk masaya oturtulduğum an geç kalmış hissettiğim için kendimi fener yapımına bir kaptırdım ki sormayın!





Fener yapışım tam bir kaostu. Masa çok karışıktı. Bilmiyorum ama yaşım ilerledikçe düzensizlik bende stres yaratmaya başladı. O masada çalışamayacağımı anladığımda toplamaya ve düzenlemeye başladım. Gerçi bunu gittiğim her yerde yapmaya başladım. Doktorun bekleme salonundaki oyuncakları toplayıp düzenlemeler, cafe ya da restoranda gittiğimizde masayı düzenlemek ve yemekten sonra masayı toplamak, temizlemek gibi :)  Herneyse fener yaparken her şeyin karmakarışık olması ve aradığımı bulamamak beni strese soktu. Çöpleri topladım, kağıtları topladım ve gereksiz her şeyi masadan kaldırdım. O an birileri beni gördü mü , gördüysede garipsedi mi bilmiyorum ama masayı topladıktan sonra kendimi daha iyi hissettim. Feneri bitirdiğimde uzun zamandan beri orada olduğumuzu fark ettim. Kızlar hallerinden baya memnunlardı. Devin Belinda'nın okuluna zaten bayılıyor. Ben fenere kendimi o kadar kaptırmışım ki ikisinin tatlılıklarını kaçırmışım bile. Hadi artık gidelim diye ayağa kalktığımda Devin oyuncak bebek arabasına binmiş, Belinda da onu ittiriyordu. Ha ha ha!

Nihayet ikisinide ikna edip eve dönebildiğimizde çok ama çok yorgundum. Aynı zamanda da çok üşüyordum. Neyseki en ağır dönemimde annem yanımızdaydı yoksa herşeyin yükü çok daha uzun süre Kenan'ın üzerinde kalacaktı.

Annem ve Kızlarla Kahvaltı

Ertesi gün annem, ben ve kızlar aile merkezinde kahvaltıya gittik. 3 euro karşılığında güzel bir kahvaltı yapıyorsunuz. Çocuklar içinde 0,50 cent ödüyorsunuz. Sadece çay, kahve içecekseniz kumbaraya istediğiniz kadar para atıyorsunuz. Baya seviyoruz ve kahvaltı gününü keşfettiğimizden beri her çarşamba kahvaltıya gider olduk :) Kahvaltı masasında bir fotoğraf yok. Oysaki ben çektik sanıyordum!





Güzel ve zengin bir kahvaltı yaptıktan sonra kızlar bol bol oyun oynadı. İkiside orayı çok seviyor. Belinda aynı zamanda orada düzenlenen dans kurslarına da katılıyor. Kursa başladığından beri sürekli 'Hayır, Belinda okula gitmicek dansı kursuna gitçek' diyor :) Ah keşke öyle bir şey olsaydı. Bu sayede okulu yakın olurdu bize :(

Laterne (Fener Bayramı )

Her sene aynı şey oluyor. Hava hep güzel giderken tam da fener bayramı günü inanılmaz soğuk oluyor. Bu sene de böyle oldu. Hava çok ama çok soğuktu. Ben zaten hasta olduğumdan hava  bana ekstra soğuk geliyordu ama soğuk moğuk demedim fener bayramına sonuna kadar katıldım. 



Okulda yaptığımız feneri Belinda'nın eline verdik fakat Belinda'dan daha çok Devin fenere ilgi duyuyordu. Devin feneri eline aldığında suratında büyük bir mutluluk oluştu. Okul bahçesinde beklerken çocuklarda etrafta oynamaya başladı. Okuldan çıkma saatimiz geldiğinde yavaş yavaş bahçeden çıktık ve sokakta şarkılar söyleyip bir tur atmak için yürümeye başladık. Ancak kimse şarkı söylemiyordu. Gerçi biz bilmiyoruz ki geçen sene bu sene için öğreneceğim demiştim.Şarkı söylemeden öylece yolda yürüyorduk ve manasız yürümekten bir farkı yoktu. Tam bunu Kenan'a dediğimde şaşıracağım bir şey gerçekleşti. Belinda Laterne şarkısını söylemeye başladı. Meğer akşam annem öğretmiş ona :) Belinda sayesinde havaya girdim resmen. Devin feneri tutuyor, Belinda şarkıyı söylüyor tam o sırada akordiyonda yanımıza denk geldi mi! İşte bu! dedim o an içimden :)







Okulun etrafında bir tur attıktan sonra ateşin yanına geldik. Geçen sene durmamıştık fakat bu sene kalmaya karar verdik. Bu sayede merakımı da gidermiş oldum. Şarkılar söylendi, çörekler yendi, sıcak şarap ve sıcak çikolatalar içildi. Herşey güzeldi ama ben resmen dondum. O kadar çok üşüyordum ki daha fazla dayanamadım. Kızlarda hatta annemde çok üşümeye başlamıştı. Üşüyen aile olarak eve geri döndük. İşte tam da o an ben yine hasta oldum :(


Doğum Günü - Flohmarkt 


Uzun bir süredir biriken ve depomuzda büyük bir yer kaplayan kızların eski eşyalarını satmaya çalışıyordum. Şu ana kadar bir çok şey sattım fakat o kadar çok şey birikti ki. Tek tek internete koy uğraş filan uzun zaman alan işlerdi. Bu yüzden hep bir flohmarkt a katılmak istiyordum. Düşüncem elimden bir çok şeyi satarak çıkarmaktı. Şansa bak yanıbaşımızda hemde kapalı bir ortamda çocuklar için bir flohmarkt düzenleniyordu. Kaydımı yaptırdım hemen. Flohmarkt gününden bir gün önce depoya gidip satacağım şeyleri hazırlamaya başladığımda fark ettim ki o kadar çok şey varmış ki! İnanır mısınız bir çoğunu götüremedim hatta götürebildiklerimin çoğunu tezgaha koyamadım bile. Herşeyi satmak bir yana çok bir şey satamadım da :( 


O gün aynı zamanda Belinda'nın sınıf arkadaşının doğum günüydü. İlk kez bir arkadaş doğum gününe katılıyordu ama ben orada olmayacaktım. Bu bana çok üzücü geldi. Aynı zamanda arkadaşının Belinda'yı doğum gününe çağırması da beni çok sevindirdi ve duygulandırdı. Belinda büyüyordu ve ben bunu yavaşlatamıyordum. Bir yaşından sonra o kadar hızlı büyümeye başladı ki! Aynı şekilde Devin'ninde 1 yaşına kadar ağır ilerleyen büyüme dönemi 1 yaşından sonra hızlanmaya başladı. Önümüzdeki bir kaç hafta içerisinde 1.5 yaşında olacağı gerçeğine hala alışabilmiş değilim. Bu aynı zamanda Belinda'nın Berlin'e yolculuğunun başlama zamanı.





Annem ve ben Flohmarkta yerimizi alırken Kenan'da kızları doğum gününe götürdü. Pazar boyunca o kadar kötü durumdaydım ki. Korkunç bir baş ağrısı çekiyordum. Aynı zamanda yorgundum, midem bulanıyordu. Ayakta durmayı bırakın oturmak bile beni yoruyordu. İnsanlarla ilgilenmek çok ama çok zordu. Neyseki kalabalık değildi. Flohmarkt bitene kadar anneme belli etmedim ama nihayet bittiğinde anneme kendimi iyi hissetmediğimi söyledim. 

Eşyaları toplamak ve onları eve getirmek korktuğumdan daha başarılı geçti. Evin yakın olması en büyük avantajımızdı. Ben bir çok şeyi satarız ve az eşyayla döneriz diye düşündüğümden dönüşümüz kolay olacak diye kafamda canlandırmıştım ama dediğim gibi çok fazla insanın bildiği bir yer değildi sanırım. Çok az insan vardı. Karşı tezgahtaki kadını ise hiç unutamıcam. Kadın satış olsun diye sürekli fiyatlarını düşürüyor ve kağıtlara yazıp tezgahına koyuyordu. O fiyat düşürdükçe bizim kafamızdaki fiyatlar bana baya yüksek gelmeye başlıyordu. En son oğlunun aslan kostümünü kafasına geçirdi. Kadın her şeyi yapıyordu. Tam pazarcıydı :) Fakat ne yaptıysa hiç biri işe yaramadı. Dönüp dolaşan aynı kişilerdi ve kimse bir şey almıyordu :) Hatta pazarda satış yapmaktan çok almakla meşguldu insanlar. Bir nevi birbirimize satmış oluyorduk ha ha ha! Öyle ya da böyle ben sevdim bu işi. Sanırım elimdeki eşyaların hepsini bitirene kadar internete koymak dışında Flohmarktlara da katılacağım. Kıyafet filan satmaktan çok ortamı hoşuma gitti. O kadar kötü olmama rağmen zevk aldım, iyi durumda olsam neler olurdu kim bilir. Bu arada oradaki deneyimsiz tek kişi bendim. Belli ki hepsi daha önce bir çok kez katılmışlar böyle pazarlara. Elbise askılıkları, fiyat kartları, tezgah düzeni filan bir sürü marifetleri ve bilgileri, ekipmanları vardı. Ben de hep anneme hmm bir sonrakinde ben de bunlardan alayım, renkli kağıtlar getireyim deyip durdum. Artık bende deneyim kazanmıştım ha ha ha!

Uzun soluklu beklemenin ardından bu yazımı yazabildim ya şu an kendimi çok rahatlamış hissediyorum. Beni en çok rahatlatıcak şey ise muhtemelen yaz ayının yazısını yazmak olacak sanırım. Fakat ne zaman bitiririm bilemiyorum. Bir ara vazgeçtiysem de sonrasında yazma fikrimden vazgeçmemem gerektiğini düşündüm. Ne dersiniz yaz tatilimi paylaşmak için çok mu geç kaldım? 

Ayrıca Yılbaşı çekilişim devam ediyor. Paperchase çekilişine katılmayı unutmayın! Bütün parçalar çok güzel ve kaliteli. Belki sevdiğiniz biri için katılır ve ona hediye edersiniz. Ne dersiniz? :)

Herkese sonsuz sevgiler!...

Geçen seneki Laterne

You Might Also Like

0 yorum

Blogumda bulunan fotoğraflar bana aittir. Yazılı iznim olmadan hiç bir şekilde kullanılamaz.




Popular Posts